T.C. Cumhurbaşkanlığı'na;
SUNAN : Adnan OKTAR
VEKİLİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Adnan Oktar davasında küçük yaş müşteki olarak adı geçen Serra MohammadValipour ile ilgili, İsviçre'de kalmış olduğu KESB kurumu tarafından verilen ve çocuktaki kişilik bozukluklarına dair tespitler içeren raporun özetinin sunumudur.
KÜÇÜK YAŞ MAĞDUR YALANISERRA MOHAMMADVALİPOUR-7-
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Serra MohammadValipour, İsviçre'de yaşadığı dönemde 2014-2018 yılları arasında İsviçre'de Kindes-und Erwachsenenschutzbehörde (KESB) isimli kurumda kalmıştır. KESB, bir devlet yurdudur. Ancak çocuk esirgeme kurumları gibi bir kurum değildir. KESB, İsviçre'de çocuklarına işlerindeki yoğunluk, yaşam şartları nedeniyle bakamayan ailelerin de tercih ettiği, eğitim kampı misyonunda bir kurumdur. Kimi zaman anne-baba da doktorluk gibi günün 24 saatini kapsayan mesleklere sahip olduklarında da KESB hizmetinden yararlanabilirler. Kimi zaman çocuklar kişilik bozukluğu yaşayabilirler, adaptasyon sorunu çekebilirler, anti-sosyal olabilirler. KESB, ailenin çözüm bulamayacağı bu tip sosyal konularda da çocuğu eğitmek üzere görev edinmiştir. Örneğin, boşanmış ailelerin çocuklarında bu ailevi ve sosyal boşluğun doldurulabilmesi amacıyla aileler KESB'in sosyal ve psikolojik eğitimini tercih etmektirler. Aynı durum ülkesini terk etmiş çocuklar için de geçerlidir.
Bütün bunlardan da anlaşılabileceği gibi KESB, ailelerin denetimi altında çocukların iyi yetiştirildiği, sosyal hayata kazandırıldığı, iyi ve fiziken sağlıklı büyümeleri için tercih edilen bir yatılı okul vasfına sahiptir denebilir.
Burada önemle belirtilmesi gereken husus, bu süreçte bu çocukların ailelerinin de sürekli olarak VAR OLMALARIDIR. Çocuklar da, kurum da ailelerle sık sık görüşmekte, çocukla ilgili her aşamada ailenin izni alınmaktadır. Aile sürekli olarak bilgilendirilmektedir.
Boşanmış bir ailenin çocuğu olan ve ülkesini terk etmiş bulunan Serra MohammadValipour, annesinin yanında da, babasının yanında da barınamayan sorunlu bir çocuk olması sebebiyle çeşitli arayışlar içinde olan, bu nedenle bu kurumda kalmayı tercih eden, kurumda kaldığı süre boyunca verildiği KORUYUCU AİLELERİN DE YANINDA BARINAMAYAN, onlara yönelik SUÇLAMALAR YAPARAK onların da yanlarından ayrılan bir kişiliktir. Serra bu süreçte tam 3 AİLE DEĞİŞTİRMİŞTİR. 2018 yılında İstanbul'a şaibeli uçuşunu 3. ailenin yanından kaçarak yapmıştır.
Serra MohammadValipour, kurumda kaldığı süre boyunca annesiyle de düzenli olarak görüşmüş hatta kurumdayken gösterdiği sorunlu çocuk profilinin aksine, annesiyle birlikte olduğu zamanlarda çok mutlu, annesiyle birlikte yemek yemekten, vakit geçirmekten memnun olan, annesiyle birlikte alışverişler yapan bir çocuğa dönüşmüştür. Dolayısıyla, kurumu tercih etmesinin sebebi, gerçekte annesiyle yaşadığı sorunlar değil, başına buyruk, maceraperest ve anti-sosyal davranış bozukluğunun getirdiği sorunlu kişilik yapısıdır.
Serra'nın kurumda kaldığı süre boyunca tüm davranış ve hareketleri izlenmiş ve kendisiyle ilgili eğitmenlerin, pedagogların ve psikiyatristlerin raporları kayıt altına alınmıştır. Bu raporlar, anne Dilek Çelikten'in vekalet verdiği İsviçre'de görev yapan Avukat Abdullah Karakök'e kurum tarafından bizzat teslim edilmiştir. Aşağıda, Dilek Çelikten'in Avukat Abdullah Karakök'e vermiş olduğu vekalet takdirinize sunulmaktadır.
Serra'nın okul öncesi çağdan itibaren gelişen problemli kişiliğinin yansımalarının ve örneklerinin açıkça belirtildiği KESB raporunda, anne Dilek Çelikten ile ilgili İsviçreli uzman psikiyatr yorumları da yer almakta, Dilek Çelikten'in son derece iyi bir anne olduğu ve Serra'nın sorunlu kişiliği nedeniyle bu zor sürece maruz kaldığı açıklanmaktadır.
Dahası raporda, müvekkil Adnan Oktar'a isnat edilmiş olan cinsel istismar suçlaması ile ilgili tek bir kelimenin dahi geçmemesi, Serra'nın ifadelerinde bu konuda tek bir isnadın bile söz konusu olmaması dikkat çekicidir. Söz konusu rapor, cinsel istismar suçlamasının, Serra'nın bir kısım müştekiler tarafından etki altına alınmasından sonra birdenbire ortaya çıktığını kanıtlamaktadır.
Serra'nın problemli kişiliğine, babasıyla birlikte kalmak istemesinin istismara maruz kalması değil sadece para ve zengin yaşamak amaçlı olduğuna, müvekkile yönelik isnatların doğru olmadığına dair çeşitli delillerin yer aldığı kurum raporunun bazı bölümleri aşağıda takdirinize sunulmuştur.
Serra'nın, Hiçbir Koruyucu Ailenin Yanında Barınamaması
Serra, İsviçre'de KESB kurumuna yerleşmesinin sonrasında birkaç defa koruyucu ailelerin yanına verilmiştir. Ancak koruyucu ailelerin yanında da uzun süre barınamamış, AİLELERE ÇEŞİTLİ SUÇLAMALARDA BULUNARAK yanlarından ayrılmıştır. Bu konu KESB raporlarında şu şekilde geçmektedir:
KESB raporu:
Serra'nın bakımını üstlenen 1. koruyucu aile:
"Serra 5 Temmuz 2016’da KESB’de (uzman) Patrik Gasser tarafından dinlenmiştir ve Serra şu anki bakıcı ailemden memnun değilim ve kendimi bu ailenin bir parçası olarak görmüyorum demiştir. Yatılı okula gitmek istiyorum demiştir."
Serra'nın bakımını üstlenen 2. koruyucu aile:
"19 Aralık 2016’da KESB’e yapılan bir geri bildirimde Serra’nın Brun’lara hemen alıştığı, kendisini mutlu ve güvende hissettiği iletildi. Serra Brun’lardaki durumuna ilişkin hiçbir zaman riskli veya negatif bir şeyden bahsetmemiştir."
Sonraları Serra onlarla oturmak istemediğini, o evde uyuyamadığını, çünkü Doris’in ve Marcel Brun’un hep kavga ettiklerini, kıyafetlerini yıkamadığını, yemek pişirmediğini, onunla ilgilenmediğini söyledi. Serra her şeyi kendisinin organize etmesi gerektiğini söyledi ve bu nedenlerden dolayı bir burn-out sendromu, yani tükenmişlik sendromu yaşadığını söyledi."
"Serra Doris Brun’un evde yeterlilik göstermediğini, onu soğukta bıraktığını eve balkondan mutfaktan girmeye zorladığını, çamaşırlarını yıkamadığını, yemek pişirmediğini, sınavlarını imzalamadığını söyledi."
Serra'nın Brunlar hakkında olumlu bilgi verdiği tarih 19 Aralık 2016 iken, orada yaşadığı zorluklardan dolayı tükenmişlik sendromu yaşadığını iddia ettiği tarih 21 Aralık 2016'dır. Yani arada sadece 2 gün vardır.
Serra, bakımını üstlenen Brun'lar hakkında tüm bunları söylese de, rapora yansıyan gerçekler farklıdır:
“Julia Rossman, Brun ailesinin yanında Serra’nın asla tehlike altında olmadığını söylüyor fakat Serra uzmanlara durumu o kadar dramatik anlatmış ki uzmanların başka çareleri kalmadığını SERRA’NIN DA BU ŞEKİLDE İSTEDİĞİNİ ELDE ETTİĞİNİ anlattı.”
“Via Familia tarafından yerleştirildiği koruyucu aileler olmuştu. Serra'ya 2 yurtta 3 koruyucu aileye baktı.”
Görüldüğü gibi, Serra'nın koruyucu aile olan Brun'ların yanına gittiğinde ilk başta çok memnun olması, oraya alışması, kendisini mutlu ve güvende hissetmesinin hemen akabinde, SADECE 2 GÜN SONRA, ONLARA SUÇLAMALARDA BULUNMASI ve psikolojisinin bozularak tükenmişlik sendromu yaşamaya başlaması, ani ruh hali değişikliklerinin, tutarsız kişilik özelliklerinin de önemli bir göstergesidir. Bu kişilik özelliği Serra'da bir kereye mahsus değil, hayatının her aşamasında devreye girmiştir. Annesinin, babasının ve yanına verilmiş olduğu 3 ailenin yanında barınamaması bu ruh değişkenliğinin bir tezahürüdür.
Diğer ailelerle ilgili detaylar KESB raporuna şu şekilde yansımıştır.
Şubat 2016’da yerleştirme organizasyonuyla Huber-Hürlimann ailesine Meggen’e yerleştirildi. Birkaç çocukları vardı. SERRA ORADA YAPAMADI.
Yeni yer bulmuş. 3 ay sonra Serra yeni değişim istedi (21 Şubat’ta).
Serra Zülli ailesinde kalmaya karar verdi. Çocuksuz bir aile.
Nisandan itibaren orada yaşadı. Stabil, rahattı. Artık iyi idare edebileceği bir ortamdı. Sadece kendinden birkaç yaş büyük bir ev arkadaşından hoşlanmadı.
Serra'nın rahat ettiğini iddia ettiği Zülli'lerin yanından ayrılmasının da sebebi de evde kendisinden yaşı büyük ve daha dikkat çeken birinin olmasıdır. Nitekim raporun konuyla ilgili bölümlerinde Serra için şöyle bir şerh düşülmüştür:
Serra için bir aile ile kalması için şu önemliydi; hiç çocukları olmaması ya da Serra’dan büyük çocuğu olmaması.
Görülebildiği gibi Serra, ailelerle sorun yaşadığı gibi, ailenin içinde çocukların, başka fertlerin olmasını da her zaman kendisi için zorlayıcı bulmuş, oralardan hemen ayrılmak istemiş, ailenin dikkat çeken ferdi olmak istemiştir. Bu, anti-sosyal kişilik bozukluklarında en belirgin özelliklerden biridir.
Serra, Kaldığı Yurtlarda Psikolojik Destek Almak Zorunda Kalmıştır
Serra'nın sorunlu kişilik yapısı nedeniyle KESB, çocuğun sürekli olarak psikolojik destek alması yönünde karar vermektedir. Nitekim kurum tarafından "…destek yetkilisi, Serra Mohammadvalipour'un Luzern çocuk ve ergen psikiyatrisi departmanı (KJPD) tarafından sağlanan psikoterapötik desteğin devamını izlemek üzere görevlendirilmelidir" notu düşülmüştür.
Serra, psikiyatri kliniğine kapatacaklarından emin olduğu için KESB'de daha fazla kalmak istememiş ve talebi üzerine yetimhaneye gönderilmiştir.
Raporda bu konu şu şekilde belirtilmiştir:
"NAU’yu (yetimhane) istememesine rağmen NAU’ya gideceğini söylüyor çünkü KESB’den korkuyormuş, güvenmiyormuş ve KESB en sonunda onu psikiyatri kliniğine gönderirmiş."
Serra'nın İntihar Girişimleri İddiası
Serra, 3 kere intihar girişiminde bulunduğunu, bunların ikisinde çok miktarda ilaç içtiğini, bir defasında da pencereden atlamayı planlayıp vazgeçtiğini iddia etmiş, bu düşüncelerini de KESB'deki pedagoglara anlatmıştır. Uzmanlar da Serra'nın bu beyanlarını rapora eklemişlerdir.
KESB raporundan:
"Serra bana ve öğretmenine 3 intihar girişiminden bahsetti. Bunlarda ikisi son 3 ay içindeydi."
Serra'nın kendi ifadelerine göre,
"Birinci teşebbüste, kendi odasından yastığıyla pencereden atlamak istemiştir. Ama yapmamıştır.
Diğer iki intihar girişiminin tarihlerini tam hatırlayamamaktadır. 2 kere ilaçla ölmek istemiştir, Serra’nın ifadesine göre. 'Ne yazık ki gerçekleşmedi, üstüne bir de ishal oldum ve baş ağrısı yaşadım' demiştir. Serra’nın ifadesine göre 20-30 tablet ilaç yutmuştur."
O tarihlerde sadece 10-11 yaşları arasında olan bir çocuğun tamamen farazi hikayeler oluşturarak 3 ayrı intihar senaryosu kurması ve bunu kurum yetkililerine bu izahlarla anlatması çocuğun OLMAYAN ŞEYLERİ ÜRETME KONUSUNDA O YAŞLARDAKİ USTALIĞINI ortaya koymaktadır.
Odasının penceresinden yastığıyla pencereden atlamayı "düşünmek" kuşkusuz ki bir teşebbüs değildir. O, çocuğun, hastalıklı ve sorunlu bir düşünce yapısı olduğunu gösterir. İddia ettiği 2. ve 3. intihar teşebbüsleri ise yine Serra'nın kendi ifadesine göre, her birinde "20-30 tablet ilaç yuttuğu" girişimler olarak tarif edilmiştir. Serra'nın burada nasıl bir ilaçtan bahsettiği meçhuldür ancak herhangi bir medikal ilaçtan 20-30 TABLET YUTULMASI kuşkusuz ki baş ağrısı ile geçiştirilemeyecek kadar ciddi sonuçlar doğurur; İNSANI YA ÖLDÜRÜR YA DA KOMAYA SOKAR.
BELLİ Kİ SERRA YALAN SÖYLEMEKTEDİR.
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü uzmanlarından Dr. Ayşe Nihal Eraslan, bir araştırma yazısında, çocukların intihar girişimlerinin veya intihar iddialarının, "çevrelerine mesaj vermek" ve "intikam almak veya etrafı yönlendirebilmek" amaçlı olabildiğini belirtmektedir. Çalışmalarda intihar girişimlerinin veya intihar iddialarının %32'sinin ilgi çekmek, aileye ders vermek gibi amaçlarla gerçekleştiği saptanmıştır.[1]
Başka bir araştırmada ise intihar iddiası "şantaj ya da kendi çıkarına kullanma" amacıyla kullanılmakta, bu tip girişimlerde kişi, karşı tarafı kendi çıkarı için korkutmak istemektedir. “Eğer bana daha iyi davranmazsan sonra çok üzülürsün” tehdidi bu intihar söyleminin en başvurulan şantaj yöntemidir.[2]
Ayrıca yapılan araştırmalara göre, çocuklar 7 yaşında gerçek ve yalan arasındaki farkı net olarak ayırt ederler, 11 YAŞINDAN İTİBAREN DE YETİŞKİN GİBİ YALAN SÖYLEYEBİLMEKTEDİRLER. Çocukların patolojik yalan söylemesinde en önemli nedenler arasında İLGİ EKSİKLİĞİ, SEVİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNME, GERÇEKTE OLMAYAN ŞEYLERİ ANLATARAK İNSANLARIN BUNA İNANDIĞINI GÖRMEKTEN ZEVK ALMA ön plandadır. Bu tarz hastalık durumlarında ÇOCUKLAR GERÇEK OLMAYAN ŞEYLERİ İNSANLARA İNANDIRDIKLARINDA BUNDAN MUTLULUK DUYABİLİRLER. ÇOCUKLARIN SÖYLEDİĞİ PATOLOJİK YALANLARIN İNANDIRICILIK ÖZELLİĞİ ÇOK KUVVETLİ OLABİLİR.[3]
Serra da, kişilik özelliği ile bağlantılı olarak, intihar oyunlarını sırf ilgi çekmek, başkalarını yalanlarına inandırarak bundan zevk almak, etrafındakileri kendisiyle ilgili olarak tedirgin ederek ilgi toplamak için yapmaktadır.
Serra'nın Rapora Eklenen Garip Davranışları
Önceki dilekçemizde belirttiğimiz gibi Serra, müvekkille tanışmasından (Temmuz 2013) aylar önce, bir arkadaşının elini kasıtlı olarak kapıya sıkıştırmıştır ve çocuğun kolu ciddi şekilde hasar görmüştür. Çocuk acıyla bağırırken onu duygusuzca izlemiş ve yardım bile etmemiştir. Bunun suçunu da çocuğa yıkmaya çalışmıştır. Bu vahşi eylem KESB raporunda şöyle anlatılmıştır:
KESB raporundan:
"2013 Haziran: Serra bir çocuğun elini çıkış kapısına sıkıştırıyor. Tamamen duygusuz bir şekilde acıyla bağıran çocuğu izliyor ve omuzlarını silkerek: “Ona çekil dedim. Çekilmezse kendi suçu.” diyor. (Eli sıkışan çocuğun tedavi için doktora götürülmesi gerekti.)
"Şubat 2014: Öğretmeni istediği için diğer çocuklarla konuşmak zorunda kaldığını, kendisinin ise bunu çok gereksiz bulduğunu söyledi."
SERRA'NIN ÇOCUĞUN KOLUNU KAPIYA KASITLI OLARAK SIKIŞTIRDIĞI HAZİRAN 2013 TARİHİ, DOSYAMIZA KONU OLAN CİNSEL İSTİSMAR FİİLİ İDDİASI İÇİN ÖNE SÜRÜLEN TEMMUZ 2013'TEN ÖNCEKİ BİR TARİHTİR. DOLAYISIYLA, SERRA'NIN BU PSİKOLOJİK SORUNLARIN MÜVEKKİL ADNAN OKTAR İLE TANIŞMADAN ÇOK DAHA ÖNCE VAR OLDUĞU AÇIKTIR.
Dünyaca ünlü Parenting Science sitesinde çocukların gaddarca davranışları ile ilgili şu açıklamalar yapılmıştır:
"Okul çağlarında diğer çocuklara zorbalık yapan çocuklarda halk arasında 'sosyopatlık' veya 'psikopatlık' olarak da bilinen anti-sosyal kişilik bozukluğu gelişmesi oldukça yaygındır.[4] SADECE ZEVK İÇİN İNSANLARI İNCİTMELERİ, AŞIRI ALAYCI OLMALARI, ŞİDDETE BAŞVURMALARI, SEBEPSİZ YALAN SÖYLEMELERİ oldukça yaygındır.[5] Davranış bozukluğu olan ergenlerde empati eksikliğinin araştırıldığı bir çalışmada; genellikle bu çocukların olumlu motivasyonları olmadığı, başka birinin bakış açısına sahip olmadıkları veya diğer insanların ihtiyaçlarını karşılayamadıkları, EYLEMLERİNİN BAŞKALARI ÜZERİNDEKİ ZARARLI ETKİLERİNİ ANLAMADIKLARI VE SUÇLULUK DUYGUSU YAŞAMADIKLARI değerlendirilmiştir."[6]
Raporda da belirtildiği gibi Serra'nın HİÇ ARKADAŞI YOKTUR. O yaşlardaki bir çocuğun kişisel, sosyal, vicdani açıdan böylesine bir YALNIZLIĞI TERCİH ETMESİ, kendisi dışındaki tüm unsurları DÜŞMAN OLARAK GÖRMESİ ve bu nedenle çevresindeki her şeye ÖFKE DUYMASI, suçlamalar ve iftiralar yoluyla bunları hedef alması, çocuğun ruhen OLDUKÇA PROBLEMLİ olduğunu göstermektedir.
İddia Edilen Telefon Konuşması
Serra MohammadValipour'un, 2019/313 esas sayılı dava kapsamında da dosyaya sunduğu iddia edilen, nerede kaydedildiği, nasıl üretildiği belli olmayan ve hukuki bir niteliği bulunmayan, hukuken tümüyle geçersiz sayılması gereken ses kayıtlarının, yine Serra tarafından annesine yönelik iftiraları kapsamında KESB'e sunulduğu iddia edilmiştir.
Şunu belirtmek gerekir ki, BÖYLE BİR SES KAYDI YOKTUR! DAVA KAPSAMINDA BU SES KAYITLARINI HİÇBİR ZAMAN DİNLEMİŞ VEYA GÖRMÜŞ DEĞİLİZ. Konu edilen ses kayıtları 2019/313 Esas sayılı yargılama esnasında da DOSYADA HİÇ BULUNMAMIŞTIR. ANNE DİLEK ÇELİKTEN BU SES KAYITLARINI HİÇBİR AŞAMADA VE HİÇBİR ŞEKİLDE KABUL ETMEMİŞTİR. İlk yargılama sonrasında gerçekleşen 2021/158 Esas sayılı yargılama esnasında da, SÖZ KONUSU KAYITLARIN DOSYADA OLMADIĞINI, kaydın BOZUK OLDUĞUNU Mahkeme Başkanından öğrenmiş bulunuyoruz. Anne Dilek Çelikten'in 08.09.2022 tarihli savunması esnasında geçen diyalog bir hayli ilginçtir:
SANIK DİLEK ÇELİKTEN MÜDAFİİ AV. AHMET SERDAR ERCAN: ... Dilek Hanıma sorabiliriz burada, dinledi mi, haberi var mı. Ben bugüne kadar dinlemediğini biliyorum. Dün akşam dinlettilerse bilmiyorum, bu çıkmadan önce, dinlemediniz değil mi?
MAHKEME BAŞKANI: Bu kayıtlar içerisinde bir tane flash bellek var. FLASH BELLEĞİN İÇERİSİNDEKİ DOSYA BOZUK GÖZÜKÜYOR.
SANIK DİLEK ÇELİKTEN MÜDAFİİ AV. AHMET SERDAR ERCAN: BOZULDU gözüküyor.
MAHKEME BAŞKANI: BOZUK GÖZÜKÜYOR.
Bu, çok garip bir açıklamadır. 5 yıllık yargılama boyunca varlığından bahsedilen, ÇOK ÖNEMLİ BİR DELİLMİŞ GİBİ KULLANILAN ama HİÇBİR AŞAMADA GÖRMEDİĞİMİZ, HİÇBİR ZAMAN DİNLEMEDİĞİMİZ, sürekli olarak akıbetini sorduğumuz bu ses kayıtlarının Mahkeme Başkanı Mahmut Başbuğ tarafından BOZUK olduğu söylenmiştir. Şayet dosyada olsa, katılan vekilleri tarafından hemen her celsede tekrar tekrar dinletilecek olan, sürekli gündeme getirilecek olan ve hatta basına servis edilecek, günlerce basında yer bulacak olan bu ses kaydı, BELLİ Kİ DOSYADA HİÇ OLMAMIŞTIR.
Bu noktada, ses kayıtlarının "deşifresi" olarak dosyaya giren belgenin altında 326730 sicil numaralı İbrahim Halil AYGÜNER isimli polis memurunun imzasının olmasına dikkat çekmek gerekmektedir. Zira İbrahim Halil AYGÜNER, huzurdaki dava dosyası için sayısız sahte müşteki ifadesi ve foto teşhis tutanağı düzenleyen, sayısız şaibeli tutanağın altında ismi bulunan üç polis memurundan bir tanesidir.
Mevcut bir kayıt olmamasına rağmen söz konusu deşifrenin hangi kaynaktan elde edildiği ve dosyaya nasıl dahil edildiği mutlaka araştırılmalıdır.
BU KAYIT, DAVA DOSYASINDA YOKTUR. KESB'E SUNULAN KAYDIN DA BİR SES KAYDI MI YOKSA YİNE BİR DEŞİFRE Mİ OLDUĞU BİLİNMEMEKTEDİR.
İçeriğinde, Serra'nın evlendirilmek istendiğine dair annesi, komşusu ve Serra'nın kendisi arasında geçtiği iddia edilen bu konuşma deşifresi, KESB kurumu yetkilileri tarafından incelenmiş ve inceleme sonucunda KESB raporunda, "Çocuk bu oyuna katılıyor, HİÇ NORMAL DEĞİL, çocuğun kendini daha iyi koruması gerekir" şeklinde bir not düşülmüştür. Söz konusu deşifreyi inceleyen ve analiz eden İsviçreli yetkililer, çocuğun içeriğinden rahatsız olduğunu iddia ederek kuruma getirmiş olduğu bu kayıttaki sohbet sırasında Serra'nın ASLINDA HİÇ DE RAHATSIZ OLMADIĞINI, YAPILAN ŞAKALARA VE KONUŞMA SIRASINDA OYNANAN ESPRİLİ BİR OYUNA GÜLEREK DAHİL OLDUĞUNU, eğer gerçekten bu ortamdan rahatsız olsa oyuna dahil olmak bir yana O ŞARTLARDA KENDİSİNİ KORUMAYI ÖNCELİKLİ GÖRMESİ GEREKTİĞİNİ belirtmişlerdir. Olayı "HİÇ NORMAL DEĞİL" sözleriyle yorumlamışlardır. Çocuk, içeriğinden rahatsız olduğunu iddia ettiği konuşmaya oldukça neşeli bir şekilde katılmakta, konuşmalardan adeta keyif almakta ve şakalaşmaların hepsine dahil olmaktadır.
Normal şartlarda içerikteki konulardan rahatsız olan bir çocuğun bir refleks olarak bu rahatsızlığını belli etmesi, kendini korumaya alması beklenirken, Serra'nın sözde konuşmalara neşeli ve istekli şekilde iştiraki, oynanan oyunda aktif şekilde yer alması ve konuşmanın büyük bir kısmını kendisinin götürmesi, Serra'nın "konuşmaların içeriğinden rahatsız olma" iddialarıyla çelişen bir olgudur. Dolayısıyla çocuğun şikayeti ile şikayete konu olarak sunduğu sözde ses kaydındaki tavrı, BİRBİRİYLE UYUŞMAMAKTADIR. Belli ki ortada şikayete konu olan herhangi bir durum yoktur.
Belirtmeliyiz ki, bu sözde ses kaydında herhangi bir tacizden, cinsel istismardan vs. HİÇBİR ŞEKİLDE bahsedilmemektedir. Raporun hiçbir yerinde bu iddia geçmediği gibi buradaki sözde ses kaydı deşifrelerinde de böyle bir iddia YOKTUR.
Konumuzun cinsel istismar suçlaması olduğu ve ana suçlamanın buna dayandığı dikkate alındığında, Serra MohammadValipour'un, iddia ettiği olayın en sıcak olduğu dönemde BUNDAN HİÇ BAHSETMEMESİ hayatın doğal akışına aykırıdır; Serra'nın yalan söylediğine bir delildir.
Serra, İsviçre'deki pedagog görüşmelerinde ve var olduğu iddia edilen fakat hiçbir zaman ortaya çıkmamış olan, hukuken geçersiz ses kayıtlarında herhangi bir cinsel eylemden bahsetmediği gibi daha sonra İstanbul 1. Aile Mahkemesi'nde görülen velayet değişikliği davasında hakim huzurunda verdiği ifadede ve 17.4.2014 tarihinde uzman pedagog ve psikologlarla olan görüşmelerinde de herhangi bir cinsel davranıştan söz etmemiştir. Yargı makamları da böyle bir kanaate varmamış ve bu yönde bir işlem yapmamışlardır. Dahası, Serra'nın öz babası da hiçbir aşamada bu konuda şikayetçi olmamıştır.
Serra gibi dominant bir kişiliğin, 2013 yılı Temmuz ayında yaşandığını iddia ettiği bir fiilden yakınlarına (telefon kaydında), hakime (aile mahkemesinde), İsviçreli pedagoglara (KESB'de), Türk pedagoglara (velayet davasında) SÖZ ETMEMESİ, böyle bir cinsel fiilin HİÇ YAŞANMADIĞININ kanıtıdır.
Kanada'da yapılan bir araştırmaya göre, boşanmış veya boşanma aşamasındaki ebeveynlerin birbirlerine karşı açacakları davalarda hukuki avantaj sağlamak için çocuklarını kullanarak cinsel istismar suçlamasında bulunmaları çok yaygındır.[7] Bu oran Türkiye için yapılan araştırmalarda da yüksek oranlardadır.
Pek çok çocuğun, özellikle de sosyo-psikolojik sorunlara sahip çocukların, kendilerini teşvik eden kişilerin varlığında MAHKEMEDE ŞAHİTLİK YAPACAK KADAR İFTİRA ATMALARI, CİNSEL İSTİSMAR İDDİALARINDA BULUNMALARI başka örneklerde de görülmüştür.
Kriminolog profesör SEVİL ATASOY, çocukların tanıklığının yüzlerce yıldır “sorun” olduğunu anlattığı bir makalesinde, Amerika’nın Salem şehrindeki “cadı avlarının” da çocuk beyanları ile başladığını anlatmıştır. Asırlardır çocuklara verdirilen SAHTE BEYANLAR ile sayısız insan SUÇLANMIŞ, HAYATINI KAYBETMİŞTİR.[8] İfade veren çocukların tavır ve davranışları, PSİKOLOJİK DURUMLARI çok detaylı incelenmeli, “ÇOCUKLAR MUTLAKA DOĞRU İFADE VERİR” ÖNYARGISI BIRAKILMALIDIR.
Üvey Babanın Açıklamaları Serra'yı Yalanlamıştır
Serra'nın üvey babası Sadık Taşdemir de KESB kurumu ile görüşmüş ve kendisinin ifadeleri kayda alınmıştır. Sadık Taşdemir, yıllarca Serra ile aynı evde yaşayan ve tüm yaşantısını net olarak gözlemleyen birinci dereceden tanıktır.
KESB raporunda, üvey baba Sadık Taşdemir'in ifadeleri de değerlendirilmiştir:
"Adnan Oktar’la ilgili İstanbul’da yaşayan bir tanıdık, bilinen ve saygı duyulan dindar bir insan olduğunu ve televizyonda İslam hakkında sohbet ettiğini söylüyor. Genç kadınları bir örnek olarak göstererek duruşunu da bu toplumla sergilediğini, bazen erkeklerin de katıldığını anlatıyor. Üvey baba camianın Serra için herhangi bir tehlike oluşturmadığı kanaatinde.
Adnan Oktar'ın yayınlarında çok fazla kişi onunla resim çektiğini ve bunun bir saygı gösterisi olduğunu söylüyor. Bu resimler çekildiğinde Serra’nın annesinin de YANINDA olduğunu belirtiyor. Serra’nın Adnan’la evlilik konusunu BUGÜN İLK DEFA DUYDUĞUNU ve kesinlikle böyle bir şeyin OLMADIĞINI söylüyor.
Üvey baba Serra’nın İsviçre’de her türlü özgürlüğe sahip olduğunu söylüyor. Serra’nın bu sitemlerde neden bulunduğunu, bunları okulda neden dile getirdiğini anlamadığını söylüyor. Serra’nın büyük şehir kültürünü özlemiş olabileceğini söylüyor.
Üvey baba Serra’nın dönmemesi sebebiyle endişeli olduklarını, babasının Serra’nın beynini yıkamış olabileceğinden korktuklarını söylüyor. Belki de SERRA AİLESİYLE İLGİLİ BÖYLE YALANLAR SÖYLEDİĞİ İÇİN BURAYA DÖNMEYE KORKUYOR olabilir diyor. İsteyerek gittiği doğru ama rızasının dışında İran’da tutuluyor olabilir diyor."
Üvey babası ve annesi Serra’nın nerede olduğunu ve iyi olup olmadığını bilmiyorlar. Belki babasının ailesinin yanındadır yani Tahran’a yakın bir yerde olabilir veya babasının iş yerinde Ürümje’de (Türk sınırlarına yakın) olabilir. Ya babası kızın beynini yıkadı ya da geri dönmekten korkuyor çünkü ailesi hakkında bu yalanları söylediği için. İsteyerek gittiği doğru ama rızasının dışında İran’da tutuluyor olabilir diyor."
Üvey baba Sadık Taşdemir, kendisini tanıyan pek çok kişinin ifadesiyle gayet dürüst ve saygıdeğer bir insandır. Öz kızı gibi kabullendiği Serra hakkında da oldukça samimi bir beyan vermiştir. Serra ve annesiyle aynı evi paylaşan, gözlerindeki ciddi rahatsızlık nedeniyle malulen çalışamayan ve bundan dolayı da sürekli evde olan bir kişinin, müvekkil ile evlendirilme gibi bir konuyu DAHA ÖNCE HİÇ DUYMAMIŞ olması, BÖYLE BİR KONUNUN HİÇBİR ZAMAN VAR OLMADIĞINI, SADECE SERRA'NIN ANNESİNİ SUÇLAMALARINDA KULLANDIĞI BİR YALAN OLDUĞUNU ortaya koymaktadır.
Serra'nın Babasıyla Kaçma Planı Yapması
KESB, raporunda, Serra MohammadValipour'un babasıyla kaçmak için plan kurmasına, bu amaçla annesinin aleyhine deliller toplamasına dikkat çekilmiştir.
KESB raporundan:
"Çocuk… ANNE ALEYHİNDE DELILLER TOPLAMAYA BAŞLAR. ÇOCUK BUNU İRAN'DAKİ BİYOLOJİK BABASIYLA PLANLAR. Çocuk babasının kendisini bu yaz Türkiye’den İran’a alacağı kanaatindedir. Çocuğun biyolojik babasını ne kadar iyi tanıdığı şüphelidir. Ama aralarında bir telefon bağlantısı bulunmaktadır. Çocuk 2 yaşından beri annesiyle yaşamaktadır."
Çocuğun neredeyse hiç tanımadığı babasıyla kalabilmek için,
- ANNESİ ALEYHİNE DELİLLER TOPLAMAYA BAŞLAMASI,
- İRAN'A BABASIYLA GİDEBİLMEK İÇİN ANNESİNDEN HABERSİZ BİR KAÇIŞ PLANI KURGULAMASI
- VELAYET MAHKEMESİNDE ANNESİ ALEYHİNDE YALAN BEYAN VERECEK OLMASI
SERRA'NIN ÇETREFİL VE SİNSİ PLANLAR YAPABİLDİĞİNİ, YAŞITLARININ AKSİNE KAPSAMLI OYUN KURABİLDİĞİNİ GÖREBİLMEK ADINA OLDUKÇA DİKKAT ÇEKİCİ AYRINTILARDIR. Serra'nın, bir İstanbul ziyaretinde,
- ANNESİNE YALAN SÖYLEYEREK,
- ANNESİNİ TERK EDEREK,
- HATTA ANNESİNE İFTİRA ATARAK
babasıyla İran'a kaçmayı planlaması ruhen sağlıklı OLMADIĞINI kanıtlamaktadır.
Görülebildiği gibi Serra, sadece 11 yaşında bir çocukken SİNSİ YÖNTEMLERLE ALEYHTE DELİL ÜRETEBİLECEK, KAÇIŞ PLANI YAPABİLECEK VE ANNESİNİ VE YAŞADIĞI ORTAMI BİR ANDA TERK EDEREK İRAN GİBİ BİR ÜLKEYE, NEREDEYSE HİÇ TANIMADIĞI BABASIYLA GİDEBİLECEK kadar ağır bir davranış bozukluğu içindedir. 11 yaşındaki herhangi bir normal çocuğun bütün bunları DÜŞÜNEREK, TASARLAYARAK, PLANLAYARAK VE HİÇBİR VİCDANİ SIKINTI DUYMAKSIZIN, SON DERECE DUYGUSUZCA YAPABİLMESİ kuşkusuz imkansızdır.
Babasının Yanına Kaçma Sebebi, Babasının Zengin Olması
Serra MohammadValipour, Temmuz 2014 tarihinde, annesiyle İstanbul'a yaz tatiline geldikleri sırada babasıyla buluşmuş ve babasıyla beraber yaptıkları plan gereğince onunla İran'a kaçmıştır. Kaçma sebebi ise, annesinden uzaklaşmak istemesi değil, -kendi ifadesine göre- BABASININ ZENGİN OLMASIDIR.
Serra, babasıyla birlikte yaptığı kaçma planını uygulamak üzere Türkiye'ye giderken, 27 Haziran 2014 tarihinde kurum müdürüne şu mektubu bırakmıştır:
"Sevgili Bayan Wettstein,
Her şey için teşekkürler. Bana çok yardımcı oldunuz. Bugün ya da yarın artık Türkiye’ye gidiyorum. … ben babamla beraber olmak istiyorum, ama eğer İsviçre’de başka bir aileye verilirsem, o zaman babamı göremem, çünkü babam başka dinden ve başka bir yerde. Belki gelirim ama emin değilim! Benim arzum hep babamla olmaktı. Birlikte ZENGİN ve mutlu yaşamaktı. Ama bunu ancak 18 yaşıma geldiğimde gerçekleştirebilirim. Ama o zaman da çok geç olmuş olacak. Özür dilerim!
Sevgiler,
Serra"
Görüldüğü gibi Serra bu mektupta annesini terk edip babasının yanına gitme sebebini açıkça itiraf etmiştir. Bu sebep, BABASIYLA BİRLİKTE ZENGİN BİR YAŞAM SÜRMEKTİR. Bu durumda Serra'nın "annesinin evlendirme çabası nedeniyle babasına kaçtığına" dair açıklamasının temelsiz ve asılsız olduğu ortaya çıkmaktadır.
Nitekim kurum tarafından görüşlerine başvurulan anne Dilek Çelikten de, kurum raporunda yer alan açıklamalarında sıklıkla Serra'nın lüksü ve zengin yaşamayı çok fazla sevdiğini, baba Saber MohammadValipour'un çok zengin olduğunu, üvey babasının böyle bir imkanı olmadığını, hatta kendisine ait bir arabasının dahi bulunmadığını belirtmiştir.
Bütün bunlardan anlaşılabileceği gibi Serra, sadece zengin yaşama ihtirasına uyarak hem müvekkili hem de kendi annesini suçlamakta tereddüt etmemiştir.
Raporlarda Serra'nın Yalancı ve Kurgucu Kişiliği
Serra, 2014-2015 yılları arasında İran'da 15 ay kaldıktan sonra babasıyla da yaşayamayacağını anlayarak İsviçre'ye geri dönmüştür. Dönüşünün ardından KESB tarafından tekrar gözlem altına giren Serra hakkında Mart 2015 tarihinde yapılan değerlendirmeler şu şekildedir:
"Genel gelişimi: Okulda baskı altında hissediyor. Annesiyle yeniden kontak kurmak istiyor. … Bana anneler gününde bir mektup verdi ve ben de bunu annesine verdim.
Sağlığı: Serra dış görünümüne dikkat ediyor, yeme alışkanlığı ve kilosu takip ediliyor. Bazen çok üzgün oluyor, belirsiz oluyor. Artık düzenli KJPD’deki (ÇOCUK VE GENÇLİK PSİKİYATRİ KLİNİĞİ) terapi seanslarına gidiyor."
Serra o dönemde annesinin yanında değildir. Annesinin yanında baskı altında hissettiğini iddia ederek yanından ayrılmıştır. Ama bu defa okulda kendisini baskı altında hissettiğini söylemektedir. Görülebileceği gibi sıkılıp ayrılmak istediği her yerden baskı altında hissettiği yalanıyla, iftira atarak ayrılmaya çalışmaktadır.
"Serra, Bilgisiz Olan Herkesi Şoke Eden ve Böylece Aklındakini Gerçekleştiren Kara Bir Tablo Çiziyor"
Aynı kurumun Serra hakkında 15.02.2017 tarihinde yazmış olduğu raporda da, Serra'nın yalancılığı, iftiraya eğilimli kişiliği ve sanrıları vurgulanmıştır.
"Geriye dönüp baktığında Patrik Gasser, en başından beri vekil ile canlı bir temas içinde olduğunu açıkladı. Bununla birlikte, mevcut davada bakıcı aile ile kısmi bir yakın ağ oluşturma eksikliği vardı. Serra, İLETİŞİM HATALARINI VE BİLGİ BOŞLUKLARINI KAÇIŞ OLARAK KULLANABİLİYOR. Daha sonra DURUM HAKKINDA BİLGİSİZ OLAN HERKESİ ŞOKE EDEN VE BÖYLECE AKLINDAKİNİ GERÇEKLEŞTİREN KARA BİR TABLO ÇİZİYOR. Ayrıca Serra, OLAYA KARIŞANLARA BİRBİRİNDEN FARKLI İFADELER VERDİ. SERRA TAM OLARAK NEREDE NE SÖYLEMESİ GEREKTİĞİNİ BİLİYOR. BÖYLECE İLGİLİLERİN İSTEDİĞİ GİBİ HAREKET ETMELERİNİ SAĞLIYOR."
Söz konusu kurum değerlendirmesi Serra'nın kişiliği hakkında oldukça dikkat çekici vurgular içermektedir. Serra'nın kendi kafasında çeşitli senaryolar oluşturduğu ve bu senaryoların garipliği nedeniyle HERKESİN ŞOK OLDUĞU, AYNI OLAYLAR HAKKINDA FARKLI KİŞİLERE FARKLI ŞEYLER ANLATTIĞI, bunu yaparak İNSANLARIN KENDİSİNE KENDİSİNİN İSTEDİĞİ VE HAYAL ETTİĞİ ŞEKİLDE DAVRANMASINI SAĞLAMAYA ÇALIŞTIĞI değerlendirmesi yapılmıştır.
Burada açıkça OLMAYAN OLAYLAR ÜRETEN VE OLAN OLAYLAR ÜZERİNDEN DE KENDİ İSTEDİĞİ GİBİ KURGULAR YAPAN OLDUKÇA HASTALIKLI VE SON DERECE SORUNLU bir kişilikten bahsedilmektedir. Serra'nın, geçmişte babasına ve annesine yönelik atmış olduğu iftiralar şu an dosyadaki iftiralarla birlikte değerlendirildiğinde, İFTİRAYA VE YALANA OLDUKÇA MEYYAL BİR ÇOCUK OLDUĞU AÇIKTIR.
Serra'nın Annesinin KESB Görüşmesindeki Yorumları
Serra’nın psikoloğu 2015 yılında anne Dilek Çelikten ile de görüşmüştür ve Dilek Çelikten tarafından verilen cevaplar rapora yansımıştır. Bu cevapları inceleyecek olursak;
“Aile Serra’nın neden zihinsel olarak bu kadar baskı altında hissettiğini ve neden onlarla yaşamak istemediğini anlayamadıklarını söylüyor. Serra dövme yaptırmak istediğinde izin verdiklerini, saçlarını maviye boyamak istediğinde ona da izin verdiklerini anlatıyor.”
Buradaki ifadelerden 10-11 yaşlarındaki bir çocuğun kendisine dövme yaptırmak ve saçını da maviye boyamak istediğini, bunları SERRA'NIN KENDİSİNİN TALEP ETTİĞİNİ anlıyoruz.
Yani Serra, oldukça küçük yaşlarda dahi süse, abartıya hatta çılgın ve marjinal görünüme özenen bir çocuktur. Aslında bu durum, Serra'nın "annem bana zorla makyaj yaptırdı" anlatımını da ortadan kaldırmaktadır. Serra, buradaki ifadelerden ve tanık beyanlarından da anlaşılabileceği gibi, çok küçük yaşlarından itibaren makyaj yapmayı seven bir çocuktur ve bu kendi tercihidir.
Dövme ve saçı maviye boyama gibi marjinal uygulamaları tercih eden bir çocuğun, etrafından gelen tüm uyarılara rağmen makyaj yapmakta ve abartılı giyinmekte ısrar etmesi de şu durumda çok da şaşırtıcı değildir.
Dilek Çelikten'e görüşme esnasında, Serra'nın müvekkil Adnan Oktar ile ilgili iddiaları sorulmuştur. Anne Dilek Çelikten şu cevapları vermiştir:
“Adnan Oktar’ın çok güçlü bir şahsiyet olduğunu, yurt dışında da bağlantılarının olduğunu söylüyorlar. Ama ANNESİ HİÇBİR ZAMAN KIZIMI ONA SUNMADIM diyor. Hem böyle bir şey yapmış olsam bile SERRA KABUL ETMEZ, o daha bir çocuk diyor. Türkiye’de böyle bir şey yasal değil diyor. Bir genç kız ancak 18 yaşında olduğunda evlenebilir diyor. TAM TERSİNE, SERRA ADNAN OKTAR’LA KENDİ KONTAK KURMAK İSTEDİ diyor. Solothurn’daki bir tanıdığımızı ziyarete gittiğimizde TV’de Adnan Oktar’ı gördü diyor.
Daha sonra bir İstanbul seyahatimizde kızımla TV kanalına gittik ve Adnan Oktar’la görüştük diyor. Reto (Kurum Müdürü) Adnan Oktar’la Serra’nın fotoğraflarını gösteriyor, annesi fotoğrafların binanın ve çevrenin etrafında çekildiğini, orda bir gölet (dere) olduğunu, bahçe ve hayvanlar olduğunu söylüyor. (Bu fotoğrafların çekildiği yer Adnan Oktar'ın hiç gitmediği Hür Sokak'taki ev) SERRA HİÇBİR ZAMAN ADNAN OKTAR’IN ÖZEL EVİNDE BULUNMADI diyor. SADECE STÜDYODAYDI diyor. Hatta SADECE BİZ DEĞİL, BİRÇOK ZİYARETÇİ ORADA BULUNUYORDU diyor. Adnan Oktar Serra’ya onun akıllı bir kız olduğunu, İSVİÇRE’DE OKUMASINI, belki de ileride doktor olabileceğini söyledi diyor. SERRA ORADA ÇOK MUTLUYDU, BUNU FOTOĞRAFLARDAN DA ANLAMAK MÜMKÜN diyor. SERRA ORAYA ZORLA GÖTÜRÜLMÜŞ GİBİ BİR HALDE DEĞİL FOTOĞRAFLARDA diyor.”
İfadeyi inceleyecek olursak, 2015 yılında, yani şu an yaşanan yargılama süreci gerçekleşmeden çok önce Serra'nın annesi Dilek Çelikten, İsviçre kurumuna, bugün bizim mahkemede verdiğimiz ifadelerin tam olarak aynısını vermiştir:
- SERRA HİÇBİR ZAMAN ADNAN OKTAR’IN ÖZEL EVİNDE BULUNMADI
- ADNAN OKTAR İLE SADECE STÜDYODA GÖRÜŞTÜ
- SADECE BİZ DEĞİL, BİRÇOK ZİYARETÇİ ORADA BULUNUYORDU
- SERRA ORADA ÇOK MUTLUYDU
- ADNAN OKTAR SERRA'NIN İSVİÇRE’DE OKUMASINI İSTİYORDU
Dilek Çelikten'in belirttiği birkaç önemli olaya vurgu yapalım:
1) Birincisi müvekkilin Serra'nın İsviçre'de okumasını istemesi (ki bu Serra'nın mahkeme huzurunda olayları anlatırken ara ara ve belki de istemeden dile getirdiği bir konudur) müvekkilin Serra'yı ne o zaman ne de sonrasında YANINDA TUTMA GİBİ BİR PLANI OLMADIĞINI GÖSTERMEKTEDİR.
2) İkincisi; Dilek Çelikten, Serra'nın A9 TV ziyaretlerinde aslında çok mutlu olduğunu, bunun FOTOĞRAFLARDAN KOLAYCA ANLAŞILABİLECEĞİNİ söylemesi müvekkilin Serra’ya zarar verecek, onu üzecek hiçbir şey yapmadığını ispatlamaktadır. Dilek Çelikten uzmanlara, fotoğraflarda zorla götürülmüş bir çocuk görüntüsünün ASLA OLMADIĞINI belirtmiştir. Bu oldukça önemli bir noktadır. Gerçekten de Serra’nın A9 TV ve müvekkil Adnan Oktar'ı ziyareti sırasında çekilen fotoğraflarda çok mutlu, neşeli, huzurlu, sevinçli olduğu açıkça görülmektedir. Bir çocuğun fotoğrafından onun gerçekten mutlu olup olmadığını anlamak oldukça kolay ve mümkündür. Bir ortama zorla sokulmuş olan bir çocuğun mutsuzluğu ve hayal kırıklığı, çektirdiği fotoğraflara kesin olarak yansır. Çocuğun mutsuz olduğu halde mutlu rolü oynaması imkansızdır. Rol yapacak olsa dahi, bunun izleri mutlaka yüzünde gözükür.
Serra'nın fotoğraflarına bakıldığında ise, bulunduğu ortamdan aşırı derecede mutlu olmuş, neşe ve sevinç içinde bir çocuk görüntüsü hakimdir. Orada mutludur; oraya isteyerek gelmiştir ve orada onu üzecek hiçbir şey yaşanmamıştır. Fotoğraflardan bu gerçekler açıkça görülebilmektedir.
3) Üçüncü konu; Serra'ya ait sosyal medya hesaplarının bizzat Serra tarafından açılmış olmasıdır. Serra, uydurduğu "beni zorla Adnan Oktar ile tanıştırdılar" yalanını deşifre edecek olan kendi sosyal medya paylaşımlarındaki müvekkil ve çevresine yönelik sevgi dolu sözleri tevil etmek amacıyla, "benim hesabımı annem açtı, o mesajları annem yazdı" yalanını uydurmuştur. Anne Dilek Çelikten bu konuda şunu söylemiştir:
"Serra’nın iletişim kurduğu Facebook, Twitter ve Instagram ve diğer hesapları vardı, diye anlatıyor annesi. Bir cep telefonu varmış PARMAK İZİYLE AÇILAN. ANNESİ ERİŞİM SAĞLAYAMIYORMUŞ. Serra için Facebook hesabı açmadığını ve zaten öyle bir yeteneğinin de olmadığını söylüyor."
Rapordaki bu kısımdan da anlaşılabileceği gibi Serra'nın telefonu PARMAK İZİYLE AÇILAN bir telefondur ve dolayısıyla annesinin telefona erişim sağlaması imkansızdır. Ayrıca annenin belirttiğine göre, anne bu konularda yetenekli bir kişi de değildir. Pek çok tanık beyanından da anlaşılabileceği gibi Serra, cep telefonu ve sosyal medya kullanımı konusunda oldukça aktif bir çocuktur. Kendi hesabını kendisi açmıştır; hatta annesinin ifadelerine göre pek çok hesabından annenin dahi haberi yoktur.
Zaten annesinin müvekkil ve çevresiyle temas kurmak için bir başkası adına hesap açarak oradan konuşmalar yapmaya ihtiyacı da yoktur. Çünkü annesi zaten daha önce müvekkil ile tanışmıştır ve istese ortak tanıdığı vesilesiyle istediği zaman görüşebilecektir.
4) Dördüncü konu; Serra’nın lüks merakıdır. Anne Dilek Çelikten'in Serra'nın lükse düşkünlüğüyle ilgili KESB'deki açıklamaları şu şekilde rapora yansımıştır:
“Serra lüksü seviyor. Tahran’da babasının ona sunduğu imkanları ona İsviçre’de sunamadıklarını söylüyor. İran’dayken babası ayda 2000 Dolar veriyordu diyor. İsviçre'ye döndüğünde ise para vermiyordu diyor."
Hatırlanacağı gibi Serra, babasının yanına kaçarken eğitmenlerinden birine yazdığı 27.06.2014 tarihli mektupta, babasının yanına gideceğini ve orada mutlu ve zengin yaşamak istediğini belirtmişti.
Anne Dilek Çelikten’in psikiyatr ile görüşmesinde sarf ettiği bu ifadeler, Serra’nın babasını zenginlik için tercih ettiğini teyit etmektedir.
Psikiyatr Djordje Petrovic'in Serra ile İlgili Yorumları
27.02.2017 tarihinde KESB raporlarına, anne Dilek Çelikten ve üvey baba Sadık Taşdemir ile görüşmeler yapan Psikiyatr Djordje Petrovic'in notları yansımıştır. Bu raporlara yansıyan analizler şu şekildedir:
“Dilek … Serra ile dayanılmaz sorunlar yaşadı. Bir sene boyunca kızı babası kızını kaçırdığı için İran’daydı. O zamanlar Dilek Hanım’ın kızı Serra ile hiç bağlantısı yokmuş, eski eşi sıkı bir şekilde kızını gözetlediği, kontrol altına aldığı için. Ne yazık ki Serra'nın bu dönemde zihinsel olarak ve davranışları da olumsuz etkilendi ve olumsuz yönde değişti.
Serra’nın devamlı değişen bakıcı ailesi vs. Dilek için çok sağlıksız ve dayanılmaz hale geldi çünkü kızın her seferinde daha fazla travmatize olduğunu söylüyor ve acilen sabit bir konuta ve eğitime ihtiyacı olduğunu düşünüyor.
Psikiyatrik bakış açısı olarak ben bu genç kızın (Serra’nın) acilen psikiyatrik ve nörolojik takibe alınması gerektiğini düşünüyorum. AYRICA SERRA’NIN ANNESİNİN HİMAYESİNDE OLMASININ EN İYİSİ OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM.”
Serra'nın Tanımadığı İnsanlara Kışkırtıcı Fotoğraflarını Gönderme Hadisesi
Serra, dosyamızdaki beyanlarında güya annesinin kendisini makyaj yapmaya ve açık-saçık giyinmeye zorladığını iddia etmiştir. Oysaki resmi raporlar Serra’nın İstanbul’a gelişinden çok daha önceki tarihlerden beri makyaj yaptığını ve açık ve dikkat çekici şekilde giyimi tercih ettiğini, bu sebeple de okulundan uyarılar aldığını göstermektedir.
Psikiyatr Djordje Petrovic, görüşlerini bildirirken, görüşme esnasında annenin dile getirmek istemediği bazı konulara da özellikle değinmek zorunda kalmıştır. Bu konular;
- makyaj ve topuklu ayakkabının küçük yaşlardan itibaren Serra'nın kendi tercihi olduğu
- fırsat bulduğunda -oldukça küçük yaşlarda olmasına rağmen- tanımadığı insanlara karşı bile kışkırtıcı tavırlar sergileyebildiğidir.
Serra, bu tür davranışları nedeniyle başını belaya da sokmuştur. Yaşını büyük gibi göstererek tanımadığı erkeklerle cinsel içerikli konuşmalar yapmış, buluşma aşamasında durumu fark eden kuzeninin müdahalesi sayesinde bu olayı zarar görmeden atlatmıştır.
Bu durum psikiyatr raporuna şu şekilde geçmiştir:
“Annesi Serra’nın geçen yazdan bir olayını aktarıyor. Serra’nın cep telefonu bozulmuş, kuzeninin cep telefonunu almış. KUZENİ O ZAMAN SERRA’NIN İNSTAGRAM’DAN KIŞKIRTICI POZLARDAKİ FOTOĞRAFLARINI ADAMLARA YOLLADIĞINI FARK ETMİŞ. ADAMLAR ONA BULUŞMA TEKLİFİ ETMİŞLER, ORAL TEKLİFİ YAPMIŞLAR.”
"Ardından anne ne fotoğraflardan ne de bu yazılardan bahsetmek istemedi. Daha sonra bir ağlama krizi eşliğinde kuzeninin bu adamlarla bağlantı kurduğunu ve bunun bir çocuk olduğunu bildirdiğini anlattı."
Serra, henüz oldukça küçük yaşlarda olmasına rağmen, sosyal medya üzerinden tanımadığı bir kısım adamlara kışkırtıcı pozlarını gönderebilmekte ve bu kişiler de kendisine buluşma teklifinde bulunmaktadır. Serra, böylesine rahat hareket edebilen, sosyal medyayı bu amaçlarla dahi kullanabilen bir kişidir.
Psikiyatr, konuyla ilgili gözlemlerini şöyle raporlaştırmıştır:
“Annesi; Serra YÜKSEK TOPUKLU AYAKKABILAR GİYMEK İSTERDİ ama bunun onun sağlığı açısından riskli olacağını ona söylerdim diyor. OKULDAN DA MAKYAJLI OKULA GELMEMESİ VE ŞORTLAR GİYMEMESİ KONUSUNDA UYARI ALDI diyor. Kendi kültürlerinde 10 yaşında bir çocuğun makyaj yapmasının normal olmadığını söylüyor. Ona makyaj yapması ya da açık giyinmesi için asla baskı yapmadım diyor. Üvey baba annesinin kızını hep uyardığını söylüyor, makyaj yaptığında veya çok açık giyindiğinde. Reto (okul yetkilisi) o sırada Serra’nın MÜSAMAHAKÂR POZLARININ OLDUĞU fotoğraflar gösteriyor. Annesi BU FOTOĞRAFLARI KENDİ KENDİNE ÇEKTİ EVDE diyor. BALERİN GİBİ GÖRÜNMEYE ÇALIŞTIĞINI söylüyor.”
Serra, tamamen kendi isteğiyle çok küçük yaşlarından itibaren makyaj yapmaya başlamıştır. Bunları güya annesinin veya müvekkilin baskısıyla yaptığı yönündeki beyanları tamamen yalandır.
Okuluna dahi makyajlı ve şort giyerek giden bir çocuk belli ki bu bütün bunları kendi tercih etmektedir. Zaten Serra'nın okulda hocalarıyla çektirdiği mutlu resimlerinde de yüzündeki makyaj dikkat çekmektedir ve Serra, halinden de son derece memnundur. Hocalarının uyarılarına rağmen makyaj yapmaya ve şort giymeye devam etmiştir ve annesi de bu durumdan şikayetçidir.
Hatta Serra'nın babası Saber dahi, yanında kaldığı sırada Serra'nın açık giyinmesinden ve makyaj yapmasından rahatsızlık duymuş ve bu konu yine KESB raporuna yansımıştır. İran'da geçen bu hadise sırasında Serra'nın annesi yanında yoktur ve herhangi birinden bunları yapması için baskı görme gibi bir durumu olamayacağı açıktır. O sırada yanında sadece babası vardır, o da bu durumdan şikayetçidir.
Serra, kendi tercihi olan makyaj, şort, topuklu ayakkabı kullanımı gibi unsurları, uydurduğu istismar yalanını zenginleştirmek ve güçlendirmek için müvekkile karşı kullanmaktan çekinmemiştir. Hikayesine daha dramatik bir hava vermek için, Türkiye'ye geldiklerinde annesinin A9 TV stüdyolarına giderken kendisine güya zorla makyaj yaptığını söylemiştir. Oysa görülebileceği gibi makyaj ve açık giyinme saplantısı, o yaşlarda Serra'nın en büyük düşkünlüklerindendir. Ancak buna rağmen A9 TV stüdyosuna gittiğinde böyle bir durum söz konusu değildir; hatta bu iddiayı dayıları, yengesi ve kuzenleri dahi yalanlamışlardır.
Burada bahsedilen konularla ilgili olarak Serra'nın okulundan da bizzat bilgi alınabilir.
Ayrıca Serra'nın annesinin yanından ayrılarak KESB'de kalmaya başladığı dönemlerde ve sonrasında çektirdiği ve sosyal medya hesaplarında paylaştığı fotoğraflara da dikkat çekmek gerekmektedir:
Serra MohammadValipour'un bu dava kapsamında yalan söylediğini belgeleyen KESB kurumu raporlarının özetini takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.
Adnan Oktar Müdafi,
Av. Mert Zorlu
https://jag.journalagent.com/terh/pdfs/TERH-79282-CLINICAL_RESEARCH-ERASLAN.pdf
[2] http://www.omermiracyaman.com/sites/default/files/ders/shlo3/ergenlik_doneminde_intihar_girisimleri.pdf
[3] https://psikoterapiatolyesi.com.tr/konular/cocuklarda-yalan-soyleme-davranislari-131
[4] https://parentingscience.com/bullying-in-children/
[5] https://childmind.org/guide/quick-guide-to-conduct-disorder/
[6] https://www.researchgate.net/publication/297746411_Evaluating_empathy_in_adolescents_with_conduct_disorders
[7] Doç. Dr. Sinan Kocaoğlu, Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar
[8] https://www.hurriyet.com.tr/asirlarin-meselesi-cocuklarin-tanikligi-8299622