VAN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
Sunan : Adnan Oktar
Müdafii : Av. Mert Zorlu
Konu : Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kurumda kalan PKK, DHKPC, FETÖ ve diğer terör örgütleri ve farklı suç örgütlerinden hükümlü ve tutuklulukların müdafileriyle görüşmekte hiçbir sakınca görmezken, Sayın Van Cumhuriyet Başsavcısı ve cezaevi savcısının müvekkil Adnan Oktar’ın müdafisi ile görüşmeyi kabul etmemesi, Adnan Oktar Davası dosyasının husumetli müştekilerinin propagandasının etkisi altında kalmış olabileceği şüphesi uyandırmaktadır. Konu hakkında bilgilendirmedir.
Açıklamalar:
Bilindiği üzere müvekkil Adnan Oktar birtakım husumetli müştekilerin öncülüğünü yaptığı karalama ve iftira kampanyasının ardından, basında oluşturulan algı operasyonu neticesinde Dumlu 1 No.lu YGKCİK’dan Van YGKCİK’na sevk edilmiş ve müvekkil hakkında avukat görüş kısıtlılığı uygulamasına başlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi kararlarını ve kanunun açık hükmünü hiçe sayarak uygulanan avukat görüş kısıtlılığı 06.12.2024 tarihinde İstanbul 1 Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla kaldırılmıştır.
AYNI GÜN, BİR İKİ SAAT İÇİNDE müvekkilin yargılandığı dosyalar hakkında hiçbir bilgisi olmayan Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, HAKLI VE HUKUKİ HİÇBİR GEREKÇE ÖNE SÜRÜLMEDEN, apar topar yeniden avukat görüş kısıtlılığı talebinde bulunulmuş, bu talep aynı gün VAN İNFAZ HAKİMLİĞİ TARAFINDAN KABUL EDİLMİŞ, AĞIR CEZA MAHKEMESİ HEYETİNİN VERMİŞ OLDUĞU HUKUKİ KARARIN ADETA ARDINDAN DOLANILARAK kanuna, Yargıtay içtihatları ve AYM kararlarına aykırı olarak yeniden kısıtlılık kararı verilmiş ve bu karar müvekkile mesai saatinden sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde tebliğ edilmiştir.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaklaşık 500 klasörden oluşan Adnan Oktar Davası dosyasının içeriğine VAKIF OLMADIĞI, bu dosyanın baştan sona hukuk ve usul çiğnenerek bir KUMPAS DOSYASI OLARAK TEŞEKKÜL ETTİĞİNİ BİLMEDİĞİ, dosyada Prof. Dr. İzzet Özgenç, Prof. Dr. Adem Sözüer, Prof. Dr. Mahmut Koca, Prof. Dr. Osman Can, Prof. Dr. Ahmet Gökçen gibi ceza hukukunun duayenlerinin ve TCK’nu yazan hocaların ve Yargıtay Onursal Başkanlarının “BU DOSYADA SUÇ ÖRGÜTÜ YOK” MÜTALAALARINDAN HABERSİZ OLDUĞU, dosyaya dair TEK BİLDİĞİ ŞEYİN DE BİR TAKIM HUSUMETLİ KİŞİLERİN KENDİSİNE YAPTIĞI GERÇEKLERLE BAĞDAŞMAYAN TARAFLI BİR BİLGİLENDİRMEDEN İBARET OLDUĞU izlenimi oluşmaktadır.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ,
- Müvekkilin gerek Van’da bulunduğu süre içinde gerekse Edirne, Silivri, Erzurum gibi daha önce tutuklu bulunduğu yerlerde avukat görüşleri aracılığıyla herhangi bir suç işlediğine dair tespit olmadığı halde,
- Tam tersine önceki kurumlarda, örneğin Edirne F Tipi KCİK’da, avukat görüş kayıtlarına binaen hazırlanan raporlarda
“TUTUKLUNUN KAPALI GÖRÜŞ KAYITLARI İLE KISITLAMA KARARLARI DOĞRULTUSUNDA YAPILAN AVUKAT GÖRÜŞME KAYITLARINDA ÖRGÜTSEL FAALİYETLERİNİN DEVAM ETTİĞİNE DAİR HERHANGİ BİR BİLGİ VEYA BELGEYE ULAŞILAMAMIŞTIR.”
şeklinde değerlendirmeler olmasına rağmen,
- Bugüne kadar avukat görüşlerine kısıtlama getirilerek “şu suçun işlenmesi engellendi” gibi bir somut durum yokken,
- Kısıtlılık kararı kalkar kalkmaz bir iki saat içinde, Pazartesi gününü dahi beklemeye adeta tahammül gösteremeden,
- Mesai saati bitmiş olmasına rağmen Sayın İnfaz Hakimi ve adliyedeki diğer memurları muhtemelen evinden getirtip,
- Kurumdaki infaz birimi memurunu kararın tebliğ edilmesini sağlamak için evine göndermeyip kurumda bekletip
kanuna aykırı olarak yeniden avukat görüş kısıtlılığı talebinde bulunmasının sebebinin de, bu bilgi noksanlığı ve yanlış kaynaklardan yanlış bilgiler edinmesi olduğu kanaati oluşmaktadır.
Zira ileride izah edeceğimiz üzere söz konusu kişiler Van’ı ziyaret ettiklerini, Van’daki Cumhuriyet Savcılarını, Cezaevi Müdürü ve diğer bazı yetkililerle görüşmeler yaptıklarını ve kendilerinin deyimiyle bundan sonra işlerin onların istedikleri gibi yürüyeceğini beyan etmişlerdir.
Müvekkil bu kişilerin bahse konu beyanlarında iddia ettiklerinin aksine, Devletimizin değerli memurlarının birtakım telkinlerin etkisi altında kalabileceğine inanmamaktadır. Ancak söz konusu kişilerin beyanları ve sonrasında gelişen çeşitli olaylar arasında uyum olması bazı şüphelere sebep olmaktadır. Bu şüphelerin giderilmesi amacıyla konuyla ilgili Makamınızın bilgilendirilmesi gereği hasıl olmuştur.
1. DOSYANIN HUSUMETLİ MÜŞTEKİLERİNİN VAN’DA GÖRÜŞMELER YAPTIKLARINI VE BUNDAN SONRA KENDİ İSTEDİKLERİNİN YAPILACAĞINI DİLE GETİREN AÇIKLAMALARI
2018 tarihinde Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik operasyonu yapan, eski polis müdürü FURKAN SEZER isimli şahıs, 9 Ağustos 2024 tarihinde katıldığı bir programda, VAN’A GELEREK müvekkil Adnan Oktar’a özgürlüğünden mahrum bırakılan herhangi biri gibi davranılmaması, insan haklarının gerektirdiği HER MAHKUMUN SAHİP OLDUĞU ASGARİ HAKLARDAN MÜVEKKİLİN MÜMKÜN OLDUĞUNCA YARARLANDIRILMAMASI GEREKTİĞİ ŞEKLİNDEKİ BİRTAKIM VAHİM VE HUKUKSUZ TALEPLERLE CEZAEVİ SAVCISI VE MÜDÜRLERİYLE GÖRÜŞMELER YAPTIKLARINI açıkça itiraf etmiştir. Benzer şekilde dosyanın husumetli müştekilerinden ÖZKAN MAMATİ (DENİZ) VE FIRAT DEVELİOĞLU’NUN DA MÜVEKKİLİN HUKUKİ HAKLARININ UYGULANMAMASI İÇİN BASKI UYGULADIKLARINA DAİR BEYANLARI bulunmaktadır.
Müvekkil bu kişilerin Devletimizin memur ve görevlileri üzerinde etkisi olabileceğine inanmamakta, Devletimizin tüm kurumlarına güvenmektedir. Ne var ki bu kişiler başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bazı devlet yetkililerine iftira ederek sanki bazı Devlet Büyüklerinin müvekkil aleyhine oldukları ve hukuksuz uygulamaları destekledikleri imajı da oluşturmaktadırlar.
Eski polis Furkan Sezer, müvekkilin Erzurum Dumlu 1 No.lu YGKCİK’de hukuken sahip olduğu temel hakları kullanmasından rahatsız olduğunu beyan ederek, Van’a sevk edilmesini sağladıklarını, VAN YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİNDE İSE KENDİSİNE “FARKLI” DAVRANILMASININ SAĞLANMASI İÇİN ADLİ VE İDARİ YETKİLİLERLE GÖRÜŞTÜKLERİNİ şöyle açıklamıştır:
FURKAN SEZER: Tabii, listeler yayınlandı ve bu görüştüğü avukatlardan da hiçbiriyle hiçbirinden vekalet vermemiş, hiçbirine vekalet vermemiş öyle görüşüyor ve saatlerce yüzlerce kez görüşüyor. Şimdi Van'da, inşaAllah yani VAN'DA AYNISI OLMAZ DİYE YANİ ORADAKİ YETKİLİLERLE DE GÖRÜŞTÜK.Müştekiler de çok iyi takip ediyorlar, sıkı takip ediyorlar. Müşteki avukatları da çok sıkı takip ediyorlar. Orayı işte Edirne'ye, Erzurum'a çevirmez diye umuyoruz. (Medyascope, Müge İplikçi ile Zeytin Dalı, 9 Ağustos 2024, https://www.youtube.com/watch?v=yX8w9-0mGtw&t=649s)
Eski polis Furkan Sezer açıklamasında dosyanın husumetli müştekilerinin ve müşteki avukatlarının da Van’a gittiklerini yine aynı şekilde Van’daki yetkililer ve diğer bazı kişilerle görüşmeler yaptığını söylemiştir. Bu bilginin doğru olduğu, Özkan Mamati (Deniz)’in kendine ait sosyal medya hesabında, müvekkilin Van Yüksek Güvenlikli Cezaevine sevk olduğu tarihlerde Van’dan paylaştığı fotoğrafla da teyit edilmiştir:
Özkan Mamati (Deniz) üstteki paylaşımında üstü kapalı anlatımlarla Van’ın Adli ve İdari yöneticileriyle görüştüğünü söylemiştir:
ÖZKAN MAMATİ: “Baharın başında gittim baya sevdim Vanımızı. YEREL İNSANLARLA ÇOK GÜZEL DOSTLUKLAR KURDUM. Van halkımız inanılmaz misafirperver, SAĞOLSUNLAR BENİ AĞIRLADILAR. KENDİLERİYLE KUCAKLAŞIP YAKIN ZAMANDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ayrıldım. YİNE GELECEĞİM DEDİM. BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE DEDİLER”
Fırat Develioğlu ise MÜVEKKİLİN ERZURUM’DAN VAN’A SEVK EDİLMESİNİ KENDİLERİNİN ORGANİZE ETTİKLERİNİ İDDİA EDERKEN, VAN’DAKİ DEVLET ERKANINI, CEZAEVİ SAVCISI VE CEZAEVİ MÜDÜRÜNÜ DE “BİLGİLENDİRDİKLERİNİ” SÖYLEMEKTEDİR. Kendilerini bir ilin üst düzey mülki erkanını bilgilendirecek konumda gören ve DEVLETİN VALİSİNDEN, SAVCISINDAN BAHSEDERKEN “UYANIK OLACAKLARINI DÜŞÜNÜYORUM” DİYEREK ABA ALTINDAN SOPA GÖSTEREN ÜSLUP KULLANMASI DA dikkat çekicidir:
FIRAT DEVELİOĞLU: … Dolayısıyla bunu Erzurum'da biraz işte şey yaptık gerekli müracaatları yaptık, orada Erzurum'da gerekli şekilde zapt edilememiş olduğunu şey yaptık veyahut ilk başta böyle başlasa da daha sonra kanunları ve kuralları gevşettiğini, kendine bir hareketi alanı açmış olduğunu tespit ettik. Bunun üzerine devletimize müracaat ettik yerine değiştirdiler. VAN'DA, VAN VALİSİ İŞTE VAN'IN İLGİLİ CEZAEVİ SAVCISI, CEZAEVİ MÜDÜRÜ BUNLARIN UYANIK OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM. Adnan Oktar'ın bu kanunu kullanma oyunlarına gelmesinler. (Bahar Feyzan-Fırat Develioğlu, 29.02.2024 https://www.youtube.com/watch?v=gyDuxN4Az9E)
FIRAT DEVELİOĞLU: "Hapishanede izole edilmesi gerekir. Yani böyle bildiğimiz yani bunu normal bir insan sayıp da bunu, bu da bir insan, buna da BİZ DEMOKRATİK HAKLARI VERELİM FALAN DEDİĞİNİZ ZAMAN bunun tarzı farklı…BUNLARIN ÖZGÜRLÜKLERİNİN KISITLANMASI GEREKİR. …Adnan Oktar da cezaevinde iyi yaşıyor. Ama tabii ki hiçbir boşluk bırakmamaya çalışıyoruz biz bu davanın müştekileri olarak." (13.02.2024, KRT TV, Seçil Özer-Fırat Develioğlu)
FIRAT DEVELİOĞLU bir başka konuşmasında ise SAVCILARLA, HAKİMLERLE BİREBİR GÖRÜŞEREK ONLARI ETKİ ALTINA ALMAK İÇİN ÇABA GÖSTERDİKLERİNİ, ÖZEL ÇALIŞMALAR YAPTIKLARINI, MÜVEKKİLE CEZAEVİNDE BULUNAN HERKESE VERİLEN GEREKEN YASAL HAKLARININ TANINMAMASI GEREKTİĞİNİ, HATTA MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’A NASIL DAVRANILMASI GEREKTİĞİNİ, “BUNA BUNU YAPMA” DİYEREK GÜYA KENDİLERİNİN BELİRLEDİĞİNİ, SÖZLERİNİN DİNLENMEMESİ DURUMUNDA İSE “BUNA BUNU YAPARSAN ŞUNLARA SEBEBİYET VERİRSİN” DİYEREK ÜSTÜ KAPALI ŞEKİLDE TEHDİT ETMEK SURETİYLE YARGI MENSUPLARINI BASKI ALTINA ALDIKLARINI şöyle itiraf etmiştir:
FIRAT DEVELİOĞLU: …İşte HER SAVCIYA HAKİME YENİDEN ATANDIYSA YENİDEN AYNI DURUMU ANLATMAK ZORUNDA KALIYORUZ… BUNA (ADNAN OKTAR’A) BUNU YAPMA. BUNA BUNU YAPARSAN ŞUNLARA SEBEBİYET VERİRSİN DİYE… hiçbir boşluk bırakmamaya çalışıyoruz biz bu davanın müştekileri olarak. (https://www.youtube.com/watch?v=gyDuxN4Az9E; KRT TV, Seçil Özer ile Başka Bir Gün, 13.02.2024, TV Sun)
Görüldüğü üzere bu husumetli kişiler açık bir şekilde SAYIN SAVCI BAŞTA OLMAK ÜZERE VAN’DA BAZI YETKİLİLERLE GÖRÜŞMELER YAPTIKLARINI, DAHASI BU GÖRÜŞMELERDEN SONRA İSTEDİKLERİ TEDBİRLERİN ALINACAĞINA GÜVENDİKLERİNİ SÖYLEMEKTEDİRLER. HATTA İSTEDİKLERİ NETİCEYİ ALDIKLARINI DÜŞÜNEREK COŞKULU BİR ŞEKİLDE TEŞEKKÜR DE ETMEKTEDİRLER. Sayın Savcı’nın bu kişilerle görüşmesi ancak müvekkil Adnan Oktar’ın avukatları ile görüşmeyi reddetmesi; müvekkilin avukat görüş kısıtlılığı kaldırılır kaldırılmaz yeniden uygulanması için talepte bulunması gibi durumlar bu beyanlarla birlikte değerlendirildiğinde ortaya gerçekten de son derece ilginç bir tablo çıkmaktadır.
Sayın Savcı’nın makamı ve temsil ettiği adaletin gereği olarak bir dosyanın tüm taraflarını dinlemesi gereklidir. Ancak dosyanın husumetli müştekileri olmak dışında hiçbir vasıfları olmayan kişilerin dinleyip beyanlarını esas alırken, dosyanın mağduru konumundaki müvekkilin müdafilerini dinlemek dahi istememesi adil bir tutum olmamıştır. Dahası terazinin bir yanında -aşağıda detaylandıracağımız üzere- genç kızlar üzerinde baskı kurup zorla müşteki konumuna getiren, bir genç kızı 18 yaşını doldurmadığı bir dönemde Kazakistan’a götürüp orada tutmaya devam eden, 18 yaşından küçük bir kız çocuğunu ailesi olmadan, yatlarda alkollü ortamlarda tutan, hakkında Kazakistan’da bir devlet bankasını batık kredilerle zarara uğratma iddiası olan, nitelikli dolandırıcılık isnadıyla yargılaması halen devam eden kişilerin beyanları; diğer yanında ise ceza hukuku duayenlerinin bilimsel görüşleri, İstanbul BAM 1 Ceza Dairesi’nin bozma kararı gibi hukuki, kanunlara uygun, somut kanaatler vardır. Sayın Savcı bahse konu kişilerle görüşürken, şaşırtıcı bir şekilde hukuk insanlarının bilimsel görüşlerini duymak dahi istememiş, bu konuda bilgilendirilmekten bile imtina etmiştir.
2. SAYIN SAVCI İLE GÖRÜŞME YAPAN KİŞİLERİN GERÇEK YAPILARI
ÖZKAN MAMATİ: “Sevim Ekmekçi diye bir bayan ‘… (ADNAN OKTAR’I) NEDEN ÖLDÜRMEDİNİZ’ DİYOR BANA. Ben bunu samimiyetle şöyle iletmek isterim, (ADNAN OKTAR’I ÖLDÜRMEYİ) BUNU YAPMAYI ÇOK İSTERDİM, İSTEDİM DE ÖRGÜT İÇİNDE. Çünkü o zamanki ruh halimle BU İNSANI GERÇEKTEN YOK ETMEK İSTİYORDUM AMA OLMADI YAPMADIM, YAPAMADIM.” (Emrullah Erdinç-Özkan Mamati, 15.02.2024, https://www.youtube.com/watch?v=6w5XCpOPz0c)
RASİM OZAN KÜTAHYALI:“(ÖZKAN MAMATİ’YE) Şeyi anlatsana HANİ (ADNAN OKTAR’I) ÖLDÜRMEYE KARAR VERMİŞTİN… Özkan gibi, Furkan müdür gibi insanlar aşırı hassasiyeti. Yani bizim emeklerimizin başına bir şey gelecek mi? Peki gelmesi sıfır ihtimal onu söyleyeyim. Ama (FURKAN SEZER) dedi ki, çıkarlarsa 24 saat içinde örgütü toplarlar ama 25. SAAT HEPSİ PARAMPARÇA EDİLİR, HEPSİ ÖLDÜRÜLÜR.” (Flu TV, Özkan Mamati- Rasim Ozan Kütahyalı - İlker Canırlıgil, 14.02.2024)2) FIRAT DEVELİOĞLU
a) Kendi öz kızını sırf müvekkil Adnan Oktar’ı zararlandırmak için çocuk yaşta tecavüz iftirasında malzeme olarak kullanmış bir insandır.
b) Kızı, Adnan Oktar dosyasında çocuk yaşta tecavüze uğradığı iddiasında bulunan Fırat Develioğlu katıldığı yüzlerce yayının birinde bile kızının sözde mağduriyetini gündem yapmamış, kızının haklarını savunmamıştır,çünkü kendisi de böyle bir istismar ve saldırının hiçbir zaman yaşanmadığını gayet iyi bilmektedir.
c) Katıldığı mahkemede de sadece ticari faaliyetleri bozulduğu için şikayetçi olduğunu söyleyen Fırat Develioğlu, kızının sözde taciz iddiasıyla ilgili şikayetçi olmamıştır. Defalarca müvekkil Adnan Oktar'ın kaç suçtan ceza aldığını vurgularken bir kere bile kızına karşı sözde işlenen suçu saymak aklına bile nedense gelmemiştir.
d) Kızı Dilara Aktunç (Develioğlu) mahkemedeki ifade sırasında sanık avukatlarına dönüp, ‘yok mu popo elleme sorusu’ diyecek bir rahatlık gösterirken babası Fırat Develioğlu da kanal kanal dolaşıp ‘bu operasyon benim başarım’ demeyi kızının sözde tecavüze uğramasından daha mühim görmektedir.
e) Oysa kızının zarar görme ihtimali bile bir baba için yeri göğü birbirine katması için yeter. Kızı gerçekten çocuk yaşta tecavüze uğramış hiçbir baba hiçbir koşul altında hiçbir konuyu kızının yaşadığı dehşetten daha önemli göremez. Hiçbir baba kızının böyle bir felaket yaşamış olmasını unutmaz, unutturmaz. Hiçbir baba için ticari faaliyetleri, siyasete atılma ihtimali, gövde gösterisi yapma tutkusu kızının yaşadıklarından daha önemli olamaz. Özetle kızı gerçekten tecavüze veya tacize uğramış hiçbir baba Fırat Develioğlu gibi davranamaz.
f) Adnan Oktar Davası dosyasında tüm müşteki kızlar istisnasız baskı altına alınarak ve/veya maddi güvence sunularak zorla şikayetçi yapılmıştır. Dosyadaki yüzlerce delil bu gerçeği ortaya koymaktadır. Kızların müşteki yapılma süreci baştan sona Fırat Develioğlu ve Özkan (Mamati) Deniz organizasyonudur. Kızların tamamı Özkan Mamati ve Fırat Develioğlu tarafından baskı, dayatma ve zorla bir araya getirilmiş, bir kısmına ise maddi imkanlar sağlanarak müvekkil Adnan Oktar aleyhine ifade vermeye mecbur bırakılmışlardır. Bu durum dosyanın müştekilerinden Elvan Koçak tarafından 02.07.2024 tarihli bir TV programında açıkça dile getirilmiştir:
“Eşimden ayrılınca iş yerlerini de ayırdık. Yıkım oldu. Bu yıkımın üzerine çocuklar da gelince tabii ki çok zorlandık. Zorlanmaya da devam ediyoruz. Türkiye'deki bütün masraflarımızı, avukat masraflarını, DAVANIN MASRAFLARINI ÜSTLENEN BİRKAÇ KİŞİ VAR SAĞ OLSUNLAR… EKONOMİK OLARAK DA DESTEKLİYOR ÖZKAN AYRICA.”g) Özkan Mamati ise, Adnan Oktar Davası dosyasının eski müştekilerinden T.A de açıkça sözde mağdur genç kadınları kendisinin organize ettiğini, Fırat Develioğlu’nun da bu süreci maddi olarak desteklediğini anlatmıştır. T.A ise bu bildiklerini mahkeme heyeti ile şöyle paylaşmıştır:
“Özkan: “MÜŞTEKİ KADINLARA FIRAT BAKIYOR DİĞER MÜŞTEKİLERE DE… Sözümüzü dinledikleri sürece isteyene her tür imkan sağlıyor Fırat. ZATEN HEPİMİZE FIRAT BAKIYOR…”
FIRAT DEVELİOĞLU: “Arkadaşlar beni tanımıyorlar, beni bilmiyorlar, tamam mı? Ben Türkiye’nin, belki de dünyanın, en …..silahlı suç örgütlerinden birini 4 yıldır …200 KİŞİSİ İLE CEZAEVİNDE TUTAN BİR ADAMIM. …KİMSENİN BECEREMEDİĞİ, BAŞARAMADIĞI BİR ŞEYİ BEN … BUNU YAPABİLEN BİR İNSANIM.”
Beyaz TV’de yayınlanan “Beyaz Futbol” isimli program için 2022 yılının Mayıs ayında verdiği röportajda bu gerçeğe işaret edecek şekilde şunları dile getirmiştir:
FIRAT DEVELİOĞLU: “200 tane silahlı adamıyla cezaevinde 4 yıldır. Çıkmak istiyor çıkamıyor. Her defasında… durduruyorum. ÇOK CİDDİ, BUNA GERÇEKTEN ÇOK CİDDİ KAYNAKLAR AYIRIYORUM.”
Yine Beyaz TV’de 13 Mayıs 2022’de katıldığı Var Odası isimli programda sunucu Ertem Şener’in sorularını yanıtlarken şöyle bir açıklamada bulunmuştur:
FIRAT DEVELİOĞLU: “...örgütünü 200 tane militanıyla, silahlı militanıyla beraber 4 SENEDİR CEZAEVİNDE TUTMA HUKUKİ GÜCÜ OLAN BİR İNSANIM... BENİM BÖYLE BİR GÜCÜM VAR...”
ANCAK BUNLARIN TAMAMI İÇİ BOŞ, KARŞILIĞI OLMAYAN, KENDİSİNE İTİBAR VE KONUM ELDE EDEBİLMEK AMACIYLA SARFEDİLMİŞ SÖZLERDİR.KENDİSİNİ GÖSTERMEYE ÇALIŞTIĞI GİBİ ÖNEMLİ BİR İNSAN DEĞİLDİR. SADECE ÖNEMLİ İNSAN İZLENİMİ OLUŞTURARAK FAYDA ELDE ETME AMACI GÜTMEKTEDİR.
j) Ana dava dosyasının sözde yaşı küçük mağdurlarından Serra MohamedValipour, 11.07.2018 tarihinde düzenlenen polis operasyonundan hemen bir gün sonra, yasal velisi olan annesinden habersiz bir biçimde İsviçre'den Türkiye'ye getirilmiş bir kız çocuğudur.İfade vermeye iki husumetli müşteki eşliğinde götürülmüştür. İfade bitiminde tutanakta hazirun olarak husumetli müşteki imzası vardır ve küçük yaştaki Serra, kendisiyle hiçbir velayet ya da akrabalık bağı olmayan Serpil Ekşioğlu isimli başka bir husumetli müştekiye teslim edilmiştir.Serra’nın reşit olmadığı halde yanında anne ve babası olmadan husumetli müştekilerin evinde kaldığını, bir yatta gece vakti yanında iki husumetli müşteki ile birlikte içkili partiye katıldığını, yine bir yatta gündüz vakti yarı çıplak vaziyetteki bir husumetli müştekinin yanında oturduğunu gösteren ve bu husumetli müştekilerin sosyal medya hesaplarından paylaşılan fotoğraflar dava dosyasında yer almaktadır.
REŞİT OLMAYAN SERRA’NIN HUSUMETLİ MÜŞTEKİLERİN EVİNDE TUTULMASI, ALKOLLÜ GAYRİ AHLAKİ ORTAMLARA SOKULMASI
SERRA’NIN 2018’DE İFADESİNİ VERDİKTEN SONRA YAŞADIĞI ÜLKEYE GERİ DÖNMEDİĞİNİ, ANNE VEYA BABASININ ÜLKESİNE DE GİTMEDİĞİNİ, BUNUN YERİNE FIRAT DEVELİOĞLU’NUN İKAMET ETTİĞİ KAZAKİSTAN’A GÖTÜRÜLDÜĞÜNÜ VE ORADA HUSUMETLİ MÜŞTEKİNİN EVİNE YERLEŞTİRİLDİĞİNİ GÖSTEREN FOTOĞRAFLAR DA MEVCUTTUR. Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan soruşturmada Serra’nın ülkeye giriş çıkış kayıtları araştırılmış ve Serra’nın 2018’den beri Kazakistan’a gidip geldiği ve en son olarak Kazakistan’da olduğu belgeleriyle ispatlanmıştır. SERRA’NIN İKAMET ETTİĞİ İSVİÇRE’DE VEYA TÜRKİYE’DE BULUNMADIĞINA, MÜŞTEKİ FIRAT DEVELİOĞLU’NUN YANINDA KAZAKİSTAN’DA BULUNDUĞUNA DAİR RESMİ RAPORLAR VE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TUTANAKLARINDAN bazıları şöyledir:
3. BU KİŞİLERİN SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ’IN İSMİNİ VE FOTOĞRAFLARINI KULLANMASI HİÇBİR BİR KAMU GÖREVLİSİNİ YANILTMAMALIDIR
Tüm bunların yanı sıra, bu kişiler SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ İLE SIRADAN BİR VATANDAŞIN DAHİ HERHANGİ BİR ETKİNLİKTE ÇEKTİREBİLECEĞİ TARZDAN BİRLİKTE FOTOĞRAFLARINI KULLANARAK ÇEVRESİNDEKİLERE VE GÖRÜŞTÜKLERİ KİŞİLERE GÜYA KENDİSİYLE YAKIN İLİŞKİLER İÇİNDE OLDUKLARI İZLENİMİ VERMEYE çalışmaktadırlar. Bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanı halkla yanyana geldiği her ortamda çok sayıda insanla sohbet etmekte, tokalaşmakta, hal hatır sormaktadır. Vatandaşlar da bu sırada fotoğraf çektirmekte ve bunu sosyal medya hesaplarında kullanmaktadırlar. Sayın Cumhurbaşkanı ya da herhangi bir bakan ile her fotoğraf çektirenin onlara yakın olduğu gibi bir çıkarım yapmanın doğru olmayacağı açıktır.
Örneğin, İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu yaptığı bir açıklamada; “Ben sadece İçişleri Bakanlığı fotoğraf makinesiyle 2 milyon fotoğraf çektirmişim. Bizim arkadaşlarımızın tahminlerine göre Türkiye’nin yedide biriyle fotoğraf çektirmişim. Bunların içinde suça karışmış kişilerde olabilir.” demiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı ile bir şekilde fotoğraf çektirmiş olan Fırat Develioğlu için de aynı durum geçerlidir.
Fırat Develioğlu kendini Sayın Cumhurbaşkanı’na yakın gösterebilmek için kendisiyle aynı fotoğraf karesine girmek için çaba göstermiş, çektirdiği birkaç fotoğrafı da algı oluşturabilmek için kullanmıştır. Ayrıca, FIRAT DEVELİOĞLU’NUN KENDİSİNİ SAYIN CUMHURBAŞKANI’NA YAKINMIŞ GİBİ GÖSTERMEK İSTEDİĞİ FOTOĞRAFLARIN TARİHLERİ DE ESKİDİR. Sayın Cumhurbaşkanımız ise bu kişilerin gerçek yüzünü gördükten sonra BİR DAHA ASLA KENDİSİNE YAKLAŞMALARINA VE YAKINLAŞMALARINA İZİN VERMEMİŞTİR. BİR ZAMANLAR BİR ŞEKİLDE SAYIN CUMHURBAŞKANI İLE FOTOĞRAF ÇEKTİRME İMKANI YAKALAMIŞTIR, YILLARDIR DA BU FOTOĞRALARI KULLANMAKTADIR.
Şunu da hatırlatmak gerekir ki, BASINDA ÇIKAN HABERLERDEN DE GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE, ZAMAN ZAMAN BAZI KİŞİLER YARGI MENSUPLARINI ARAYARAK, “CUMHURBAŞKANI BÖYLE İSTEDİ”, “BAKAN RİCA ETTİ” GİBİ ÇEŞİTLİ TALEPLER İLETMEKTEDİR.BU TALEPLERİN İLETİLDİĞİNDEN NE BAKANIN NE CUMHURBAŞKANININ HABERİ DAHİ OLMAMAKTADIR. Bunun son örneklerden birini Barış Pehlivan Cumhuriyet gazetesindeki yazısında yazmıştır.
Habere göre, İstanbul Anadolu Adliyesi’nin 16. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Berrin Çelen iki meslektaşıyla odasındayken telefonu çalmış, ve arayan kişi “bunu eski bir bakanımız rica ediyor” diyerek bir tutuklunun tahliye edilmesini istemiştir. Hakime hanım yaşadıkları hakkında tutanak tutmuş ve konuyu ilgili makamlara bildirerek, dosyadan çekilme başvurusu yapmıştır. Bu olay basına yansımıştır ama daha yansımayan çokça vaka olduğu da bilinen bir durumdur. Dilekçe konusu olan husumetli müştekilerin bazı makamları arayarak ya da görüşmelere yaparak “cumurbaşkanı böyle istiyor” telkinlerinde bulunmaları da tam anlamıyla böyle bir olaydır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın konudan haberi dahi yoktur. Zira, bilindiği üzere 2018’DEN BU YANA TÜM TÜRKİYE MÜVEKKİL HAKKINDAKİ İFTİRALARI VE KARALAMALARI KONUŞURKEN, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ 7 YILDIR MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI ALEYHİNDE TEK BİR CÜMLE DAHİ KURMAMIŞTIR.
ÖZKAN MAMATİ (DENİZ) ise 10 Ocak 2023 tarihinde Kanal D televizyonunda Hakan Ural tarafından sunulan Neler Oluyor Hayatta isimli programa katılmıştır. Burada Sayın Cumhurbaşkanımıza iftira niteliğinde bir konuşma yapmış, Adnan Oktar ve arkadaşlarının normal şartlarda beraat edeceğini ama güya Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle hapiste tutulduklarını ima etmiş, “bugün Cumhurbaşkanımız olmasın çıkarlar” şeklinde konuşmuştur.
VTR: Programda dikkat çeken bir detay daha vardı. MAMATİ, “CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN OLMASAYDI ÖRGÜT BÖYLESİ AĞIR BİR CEZAYA ÇARPTIRILMAZDI” İFADELERİNİ KULLANDI.
HAKAN URAL: ... Bir de şu laf ettiniz çok kıymetli; dediniz ki BUGÜN CUMHURBAŞKANIMIZ OLMASIN BUNLAR ÇIKAR dediniz.
ÖZKAN MAMATİ: ÇOK GÜÇLÜ İRADE KULLANIYOR. ALLAH CUMHURBAŞKANIMIZDAN RAZI OLSUN…. CUMHURBAŞKANIMIZIN POLİTİK DURUŞU VAR bu örgütlere. O AŞAĞIYA SİRAYET EDİYOR.
HAKAN URAL: İnanılmaz. Bakın tekrar ediyorum; Özkan Bey dedi ki ‘bugün Cumhurbaşkanımız olmasın çıkarlar.’ … Ben gazeteci değilim ama yani bir bilincimiz var da yani. Onlarca manşet verdi. EN ÖNEMLİLERİNDEN BİR TANESİ DE DEDİ Kİ: “CUMHURBAŞKANIMIZIN İRADESİ OLMASA BUGÜN-YARIN ÇIKARLAR” DEDİ. Bak bunu manşet yap.
Bu şahısların bütün bu açıklamaları, müvekkilin Van’a sevk edilmesiyle birlikte oraya gidip görüşmeler yapmaları, bu görüşmelerde sanki Sayın Cumhurbaşkanı ve bazı Devlet yöneticileri kendilerini destekliyormuş gibi davranmaları, bu yolla kamu çalışanları üzerinde siyasi baskı kurmaya çalışmaları, basında oluşturulan infial ve karalama ortamı hep birlikte değerlendirildiğinde;
SAYIN SAVCI’NIN KENDİNCE ADETA “BAŞINI BELAYA SOKMAMAK”, “KONUNUN BİR AN ÖNCE KENDİSİNDEN ÇIKMASINI SAĞLAMAK", MÜVEKKİLLE İLGİLİ HERHANGİ BİR OLUMLU HUKUKİ UYGULAMADA MÜVEKKİLE HUSUMETLİ DERİN DEVLET ODAKLARININ HEDEFİ OLMAKTAN KAÇINMAK İÇİN “BEN ELİMDEN GELENİ YAPTIM DERİM” ŞEKLİNDE KENDİNİ SAĞLAMA ALMA GAYRETİYLE MÜVEKKİLİN AVUKATLARIYLA GÖRÜŞMEKTEN KAÇINDIĞI VE HUKUK DIŞI KISITLILIK TALEBİNDE BULUNDUĞU ŞÜPHESİNİ UYANDIRMAKTADIR.
SONUÇ OLARAK;
2018’den bu yana neredeyse 7 yıldır müvekkilin avukatlarıyla bütün görüşmeleri kayıt altına alınmış ve tek bir tane bile suça dair bir tespitte bulunulmamış, bu görüşmeler kayıt altında olduğu için “şu suçun işlenmesi önlendi” gibi bir durum da olmamıştır. Buna rağmen tüm vatandaşların en temel hakkı olan avukatıyla özgürce görüşme ve savunma hazırlama hakkının ısrarla müvekkilin elinden alınmaya çalışılması hukuk ve adaletle bağdaşmamaktadır.
Devletimizin memurlarına olan güvenimiz tam olmakla birlikte husumetli müştekilerin yukarıda örneklerini verdiğimiz açıklamaları ve müvekkille ilgili birçok konunun daha gerçekleşmeden bu husumetli müştekilerin birtakım sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor olması gibi bazı gelişmeler müvekkilin avukat görüş kabinindeki konuşmalarının sadece ilgili makamların bilgisi ve güvencesi altında kalmadığını da göstermektedir. Bu durumda müvekkilin savunmasının hiçbir mahremiyeti kalmamakta, hatta kamuya açık hale gelmektedir. Oysa, hukuk devletinde vatandaşın savunmasının korunması en temel ilkelerden biridir.
Avukatlarının müvekkile getirdikleri tüm savunma evrakları (iddianame dahil) ve müvekkilin avukatlarına vermek istediği tüm dilekçelere el konulmakta ve bunlar önce İnfaz Hakimliğine gönderilip sonra müvekkile verilmektedir. Bu süreç de tek bir evrak için ortalama 45 gün sürmektedir. Müvekkilin 20 Ocak’ta duruşması olduğu ve bugün itibariyle savunmasına yaklaşık 30 gün kaldığı göz önünde bulundurulduğunda, savunmaya dair tek bir tane bile evrak alamadan mahkeme karşısına çıkmaya mecbur bırakılmaktadır.
DOLAYISIYLA, BU KOŞULLAR ALTINDA MÜVEKKİLİN SAVUNMA HAKKINI SAĞLIKLI OLARAK KULLANDIĞINI VE ADİL BİR YARGILAMA YAPILDIĞINI SÖYLEYEBİLMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Tüm bu gerekçelerle müvekkilin avukatlarının sayın savcı ile görüşüp DOĞRU bilgilendirmede bulunmak istemeleri de son derece hukuki ve haklı bir taleptir. Ancak Sayın Savcı’nın PKK, DHKPC, FETÖ gibi terör örgütleri dosyalarındaki avukatlarla dahi görüşürken müvekkil Adnan Oktar’ın müdafileriyle görüşmekten imtina etmesi haklı ve adil bir tutum değildir.
Sayın Savcı’nın “zaten Yargıtay da dosyayı onamış, ben ne yapayım” gibi bir mantıkla da hareket etmeyeceğine güveniyoruz. Zira, bir cezaevi savcısının öncelikli sorumluluğu hükümlü veya tutukluların dosyalarının konumu veya durumu değil, kurumda bulundukları süre boyunca kanuni haklarını hakkıyla kullanabilmelerinin teminatı olabilmektir.
Saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz. 18.12.2024
Adnan Oktar
Müdafi
Av. Mert Zorlu