İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

Dosya No         : 2024/74 E.

Sunan                : Adnan OKTAR

Müdafii              Mert ZORLU

Konu          : Müvekkil Adnan Oktar'ın, arkadaşlarıyla beraber 40 yıldır yaptıkları faaliyetler ile devlete hizmet ettiklerini göstermek suretiyle suç örgütü olmadıklarını ortaya koyduklarını anlatan dilekçenin sunumudur. 

İÇİNDEKİLER:

  1. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI, 15 TEMMUZ FETÖ'CÜ HAİN DARBE GİRİŞİMİ ESNASINDA CANLARINI TEHLİKEYE ATARAK CANLI YAYINA ÇIKMIŞ, CUMHURBAŞKANIMIZI VE MEŞRU HÜKÜMETİ SAVUNMUŞTUR: 2
  2. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI, GEZİ PARKI OLAYLARI ESNASINDA ŞİDDET EYLEMLERİNE KARŞI ÇIKMIŞ, CUMHURBAŞKANIMIZI VE MEŞRU HÜKÜMETİ SAVUNMUŞTUR: 12
  3. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR HER FIRSATTA ASKERİMİZİ ve POLİSİMİZİ KORUMAK ve SEVDİRMEK İÇİN ÇABA SARF ETMİŞTİR: 16
    1. Müvekkil Adnan Oktar’ın ASKERİMİZ ve TÜRK ORDUSU Hakkındaki Beyanları 16
    2. Müvekkil Adnan Oktar’ın POLİSİMİZ Hakkındaki Beyanları 20
  4. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR DEVLETİMİZİN BEKASININ, DEMOKRASİNİN VE LAİKLİĞİN KORUNMASI İÇİN ÇALIŞMIŞTIR 22
    1. Müvekkil Adnan Oktar Devletin Korunmasını Çok Önemli Görmüş ve Her Fırsatta Onu Koruyup Güçlendirmek İstemiştir 24
    2. Müvekkil Adnan Oktar Türkiye’de Laikliğin Güçlenmesi için Çalışmıştır. 27
    3. Müvekkil Adnan Oktar Türkiye’de Demokrasinin Tam Anlamıyla Yaşanması için Çabalamıştır 30

SONUÇ ve TALEP 

AÇIKLAMALAR:

Müvekkil ve arkadaş grubu İstanbul 30. ACM’de başlayan yargılama sürecinde ve medyada kamuoyuna yansıyan haber ve yorumlarda güya devlete karşıt bir takım gizli faaliyetler yürüten bir hareketmiş gibi sunulmuştur. Hatta devlet karşıtlığını şiar edinmiş, her kamu politikasına kronik muhalif olan bazı medya organları bile müvekkil ve arkadaşlarını güya devlet ile ihtilaflı imiş gibi göstermek için özel bir çaba harcamışlardır. OYSA MÜVEKKİLİN ANLATIMLARI VE ARKADAŞLARI İLE YÜRÜTTÜĞÜ FAALİYETLER İDDİALARIN TAM AKSİNİ, MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARININ TÜM TOPLUMA ÖRNEK TEŞKİL EDECEK ŞEKİLDE DEVLETE SADIK VE DEVLETLE İÇİÇE OLDUĞUNU ORTAYA KOYMAKTADIR. 


BU GERÇEĞİ GÖSTEREN BAZI HUSUSLAR ŞÖYLEDİR 

1.      MÜVEKKİL ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI, 15 TEMMUZ FETÖ'CÜ HAİN DARBE GİRİŞİMİ ESNASINDA CANLARINI TEHLİKEYE ATARAK CANLI YAYINA ÇIKMIŞ, CUMHURBAŞKANIMIZI VE MEŞRU HÜKÜMETİ SAVUNMUŞTUR:

Müvekkil ve arkadaşları, geçmiş her dönemde, hatta terör örgütü olarak bilinmediği, geniş çevrelerce desteklendiği dönemlerde dahi FETÖ yapılanmasının karşısında durmuşlardır. “Gezi olayları”ndan, “17-25 Aralık Yargısal Darbe Teşebbüsü”ne ve “15 Temmuz FETÖ’cü Hain Darbe Girişimi”ne kadar her olayda hep devletimizin yanında olmuş ve demokrasiye dayalı düzen ile meşru hükümeti desteklemişlerdir.

Gerçekten de FETÖ yapılanmasının hükümeti ve Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’ı hedef alan her kalkışmasında, müvekkil ve arkadaşlarının istisnasız şekilde SN. ERDOĞAN’DAN ve MEŞRU HÜKÜMETTEN YANA TAVIR SERGİLEDİKLERİ, hem A9 Televizyonundan yapmış oldukları canlı yayın açıklamalarından, hem de kendilerine ait Twitter hesaplarından yaptıkları paylaşımlardan açık, net ve tartışmasız şekilde görülmektedir.

Hatta müvekkil Adnan Oktar, FETÖ’cü Hain Darbe Girişiminin başladığı 15 Temmuz gecesi, HENÜZ DAHA HİÇBİR DEVLET YETKİLİSİ GELİŞMELER KARŞISINDA BİR AÇIKLAMA YAPMAMIŞ İKEN; BİRÇOK SİYASETÇİ, BÜROKRAT ORTADA YOKKEN KENDİSİ VE ARKADAŞLARI;

  • A9 TV Stüdyosu, en şiddetli çatışmaların yaşandığı ve onlarca vatandaşımızın şehit ya da gazi oldukları Çengelköy’deki Kuleli Askeri Lisesiyle Beylerbeyi’ndeki köprü ayağına çok yakın bir yerde olmasına rağmen,
  • Gece boyunca A9 TV stüdyosu üzerinde FETÖ’cü pilotlar tarafından F-16 savaş uçakları ile alçak uçuş yapılıp sonik patlamalar oluşturularak etrafa korku ve dehşet saçılmasına rağmen,

HER ŞEYİ GÖZE ALIP A9 TV STÜDYOSUNA GİTMİŞ ve CANLARI PAHASINA FETÖ’YE KARŞI DURMUŞ OLDUKLARINI; ta ki darbe teşebbüsünün ateşi sönene, askerler kışlalarına geri çekilene dek YAKLAŞIK 12 SAAT CANLI YAYINDA KALARAK, FETÖ’YE KARŞI MEŞRU HÜKÜMETİ DESTEKLEMEYE DEVAM ETMİŞTİR.

O gece yaşananları kısaca hatırlatmak gerekirse;

SAAT 22:30 gibi İstanbul’da Boğaz köprüsünü askerlerin tuttuğuna dair haberler medyada yer almaya başlamıştır. İstanbul’un ve Ankara’nın çeşitli yerlerinde tankların sokaklarda olduğu bilgileri kamuoyuna yansımış, ancak henüz ne olduğu kimse tarafından tam olarak anlaşılamadığı saatlerdir.

Darbecilerin ilk hedefi Gölbaşı'ndaki Havacılık Daire Başkanlığı olmuş, SAAT 23.15 CİVARI helikopter pisti bombalamış, SAAT 23.58'DE DE Özel Harekat Daire Başkanlığı'na Türk Silahlı Kuvvetleri envanterindeki en güçlü bombalar atıldığına dair haberler gelmiştir.

Tüm bunlar yaşanırken Müvekkil Adnan Oktar Kandilli’de, Kuleli Askeri Lisesinin hemen yanındaki sokakta, kaldığı evden çıkıp, darbecilerin yoğun olarak konuşlandıkları ve daha sonra en sıcak çatışmaların yaşandığı bir güzergahtan geçerek, canlı yayının yapıldığı Kuleli Askeri Lisesi’nin üst sokağına, Sayın Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’daki çalışma mekanlarından biri olan Vahdettin Köşkü’nün yanındaki stüdyoya, yani çatışmanın adeta tam ortasındaki bir yere gitmiş VE SAAT 23:50 CİVARI CANLI YAYINA BAŞLAMIŞTIR.

Yayına başlar başlamaz “Meşru Hükümet görev başındadır, bu bir kalkışma girişimidir ve yapılan eylem fitnedir” açıklamasını yapmıştır:

Müvekkil Adnan Oktar’ın bu açıklamayı yaptığı saatlerde henüz olayın ne olduğu tam olarak bilinmediği, FETÖ’cü bir kalkışma yapıldığı bilgisinin resmi olarak olmadığı, hatta bir çok yerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyduğu yönünde yanlış bilgiler yayıldığının göz önünde bulundurulması önemlidir. Bu ortama rağmen müvekkil ferasetli ve cesur bir tavırla darbenin gerçek yüzünü ifşa etmiş, bir yandan da kargaşayı ortadan kaldıracak, halkı bilinçlendirecek açıklamalarına devam etmiştir:

Müvekkil Adnan Oktar canlı yayındayken, Genelkurmay Başkanlığından her yere maille “yönetime el konulduğuna” dair mesaj gönderildiği haberi basına yansımıştır. Müvekkil hemen “maille darbe açıklaması olmaz, Genelkurmay başkanı çıkıp açıklama yapmadan olmaz” diyerek  FETÖ’cülerin oyununu bir kez daha bozmuştur.

Hemen akabinde darbecilerin TRT binasını ele geçirdikleri haberi gelmiş, Saat 00:10 civarı TRT’de darbe bildirisi okunmuştur. Darbecilerin amacı halkı, bunun emir komuta zincirinde bir darbe olduğuna inandırmaktır. Daha önceki darbelerde TRT bildirisiyle halka duyuru yapıldığı için, bu bildiriyi duyan halkımızın geri adım atacağını planladıkları anlaşılmaktadır. Müvekkil ise, TRT bildirisinin bilgisini alır almaz, bu bildirinin hiçbir geçerliliği olmayacağını, tüm kuvvet komutanları ve Genel kurmay başkanının doğrudan bir açıklaması olmadan hiçbir bildiriye itibar edilmeyeceğini açıklamış ve halkı doğru bilgilendirmiştir. 

Saat 00:25 civarı, müvekkil yayına başladıktan yaklaşık 1 saat sonra, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın telefon üzerinden bir hanım gazeteciye yaptığı açıklama televizyonlardan yayınlanmıştır. Bu ana kadar ve sonrasında Adnan Oktar sürekli meşru hükümetin geçerli olduğunu, halkın cesur olduğunu, genelkurmay başkanımıza güvendiğimizi, paşalarımızın açıklaması olmadan darbe olmayacağını bunun bir kalkışma olduğunu anlatmış, sık sık siyasi parti liderlerine açıklama yapmaları için çağrıda bulunmuştur. Bu çağrıların ardından, Sn Devlet Bahçeli’nin ardından Saat 01:00’e doğru Sn Kılıçdaroğlu da açıklama yapmış, darbeye karşı olduklarını söylemişlerdir.

Daha meclis bile açılmamış, Genelkurmay Başkanı’nın ve kuvvet komutanlarının nerede olduklarına dair haber alınamadığı bir sırada, saat 01:00 civarı Müvekkil Adnan Oktar “elinizden geleni ardınıza koymayın bu milleti yıkamayacaksınız” diye defalarca açıklama  yapmıştır: 

Müvekkil Adnan Oktar sık sık “paşalarımız bir açıklama yapsınlar” çağrısında bulunurken, 01:10’da 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, “Küçük bir grubu temsil ediyorlar. Diğer birliklerle birlikte gerekli tedbirleri alıyoruz” açıklamasını yapmıştır.

Aynı saatlerde her yerde darbeciler ateş açarken, müvekkil Adnan Oktar erlere bu emre itaat etmemelerini söylüyor. “Sivil halka ateş açılmaz bu kanunsuz emir, kanunsuz emre itaat yükümlülüğünüz yok” diye kapsamlı anlatımlarla erleri uyarmış, halkı da bilgilendirmiştir.

Müvekkil Adnan Oktar’ın saat 00:50 civarı yaptığı meclis açılsın çağrısı, 01:30 gibi uygulamaya geçmiş, Meclis açılmıştır. Siyasi partilerin temsilcileri Mecliste yerlerini almıştır. Müvekkilin yayına başlamasından yaklaşık 2 saat sonra, Milli Savunma Bakanı resmi olarak, “darbecilerin yayınladığı sokağa çıkma yasağı bildirisinin "korsan" olduğunu, itibar edilmemesi gerektiğini duyurmuştur.

Müvekkil Adnan Oktar’ın darbecilere karşı kararlı tutumu devam ederken Saat 01:50 civarı A9TV’nin yayını kesilmiştir. Bu engelleme de müvekili durduramamış, müvekkil sosyal medya üzerinden canlı yayına devam etmiştir.

Her yerde halkın üzerine kurşunlar yağdırılır, bombalar atılırken müvekkil Adnan Oktar halka geri çekilmeyin çağrısında bulunmuş, “gönülleri ferah olsun, devlete sahip çıkmaya devam etsinler” demiştir. Yollar açık tutulsun, yaralıların taşınmasını kolaylaştırsın diye halka yol göstermeye devam etmiştir.

Saat 02:15 civarı Darbeciler CNNTürk’ü işgal etmişler,, Hava Kuvvetlerini bombalamışlar, müvekkil canlı yayında açıklamalarına devam etmiştir. “Allah ülkemiz aleyhindeki her oyunu bozacak” diyerek halkı şevklendirmiştir. İlerleyen saatlerde de müvekkil  sokaktaki halka yol göstermeye devam etmiştir: “Askere bu iş bitti, darbe değil kalkışma diye anlatın” diyerek, megafonlarla erlere çağrı yapılmasını söylemiştir. 

Saat 02:15 civarı Ömer Halisdemir’in şehit edilmesi ve kahramanlığını takiben kalkışmanın seyri tamamen değişmiştir. Bu andan sonra darbecilerin çöküşü başlamıştır. Müvekkil ise 16 Temmuz öğlene kadar yayına devam etmiştir. Bir yandan galeyan oluşmasını engelleyici akılcı yol ve yöntemler gösterirken, bir yandan vatandaşlarımızın moral gücünün yüksek tutulmasına vesile olmuştur. Gençlere ve halkımıza meydanları boş bırakmama, demokrasi nöbeti tutma çağrısı yaparak 12 saatlik canlı yayınını bitirmiştir.

2.    MÜVEKKİL ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI, GEZİ PARKI OLAYLARI ESNASINDA ŞİDDET EYLEMLERİNE KARŞI ÇIKMIŞ, CUMHURBAŞKANIMIZI VE MEŞRU HÜKÜMETİ SAVUNMUŞTUR:

İstanbul Taksim'de bulunan Gezi Parkı'nda yapılması düşünülen bir çevre düzenlemesinin, çalışmaların halkla ilişkiler boyutundaki kopukluklar, uygulanması düşünülen projenin şehir halkının onayına tam sunulmamış olması ve yapılanların kimi vatandaşlarımızca uygun görülmemesi gibi sebeplerle bir protesto eylemine dönüşmesi üzerine Müvekkil Adnan Oktar emniyet güçlerinin ve yasal haklarını kullanan şiddet olaylarından uzak duran protestocuların protestocuların zarar görmemesi için özel bir çaba sarf etmiştir. Müvekkilin gençlere anlayışla, sevgiyle ve merhametle yaklaşan üslubu parkı korumak isteyen, daha çok yeşillik ve özgürlük talep eden gençlerle iletişim kurulabilmesini sağlamıştır. Şiddeti kışkırtan değil yatıştıran, kutuplaştıran değil uzlaştıran olmak müvekkilin temel vasfı olmuştur. 

 
Müvekkil de bu hususa şöyle dikkat çekmiştir:

“İnsanlarda korku damarı vardır, bu çok büyük tehlikedir. Son olaylarda birçok kişi çıtlarını çıkarmadılar. Halbuki fikirle, yazıyla, konuşmalarıyla devletten ve demokrasiden yana tavır koyabilirlerdi.” (A9 TV; 14 Haziran 2013) 

MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARININ GEZİ OLAYLARI DÖNEMİNDEKİ FEDAKARANE ÇABALARI DEVLETİMİZ, HÜKÜMETİMİZE VE TÜM ÖNDE GELENLER TARAFINDAN AÇIKCA TAKDİR EDİLMİŞTİR.

Buna karşın bir kısım gençlerimizin özgürce demokratik protesto haklarını kullandığı bu durumu fırsat bilen ve halkımızı sokaklarda kışkırtmak, devlete karşı bir isyan görünümü verdirmek isteyen illegal terör örgütlerine de dikkat çekmiştir.  Müvekkilin arkadaşları da sosyal medyada geceli gündüzlü olarak günlerce süren paylaşımlarla meydandaki  çevreci eylem arkasına gizlenmiş, bine yakın aracı yakmış, yüzlerce dükkana saldırmış, binaları ateşe vermiş, binlerce polisin yaralanmasına da sebebiyet verdiğini gözler önüne sermişler.

Müvekkil şiddet eylemlerine karşı olduğunu yurtdışında yayınlanan bir makalesinde ve sosyal medya paylaşımlarında şöyle anlatmıştır:

  • “Halkımızın kendi halinde yaptığı protestolara bir sözümüz yok. Demokrat komünistlere de kimsenin bir sözü yok. Ama protesto gösterilerinde profesyonel ajanları aralarına sokmasınlar. (A9 TV; 2 Haziran 2013)
  • “Protesto eyleminde mahsur yok, ama hiç kimse komünist ayaklanmaya alet olmasın. Halktan göstericiler, sakın şiddet yanlılarını aralarına almasınlar.” (A9 TV; 3 Haziran 2013)
  • Halkı ayaklanmaya teşvik etmek, vatanı bölmeye çalışmak vatan hainliğidir ve çok büyük bir suçtur.” (A9 TV; 2 Haziran 2013)

“...şiddet ve terör yöntemini kullanarak, İstanbul halkını ve tüm ülkeyi adeta gerginlik içine sokarak, huzuru bozarak yapılan hiçbir eylem, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde kabul görmeyeceği gibi, Ülkemiz’de de kabul edilemez. Zaten yapılan kamuoyu anketlerinde, halkımızın %85'inin anarşiye varan bu sokak eylemlerinin derhal sona erdirilmesi yönünde görüş beyan etmesi de fevkalade önemlidir.” (Adnan Oktar'ın Huffington Post'ta 19 Haziran 2013'te yayınlanan makalesi)

Müvekkil Gezi Parkı olaylarında radikal grupların devreye girip şiddet eylemlerinde bulunması ve emniyet güçlerine taşlı, sopalı molotof kokteylli saldırılarına karşı “Gereken kanuni düzenlemeler yapılarak polisimiz kendini koruyabilmeli” (A9 TV; 1 Haziran 2013)” ve “Polislerimiz mazlum Anadolu çocuklarıdır. Onlara da şefkatle bakmak lazım” (A9 TV; 1 Haziran 2013) diyerek onları korumaya çalışmıştır. 

Müvekkil radikal grupların parktaki protestoları hükümeti devirmek için kullanması çabasına “Komünistlerin sözüyle Hükümet istifa edecek değil. Hükümetin iktidarda kalmasına millet karar verir, bir avuç komünist değil.” (A9 TV; 1 Haziran 2013) diyerek karşı durmuştur.

  • Ayrıca olayların çığrından çıkıp bir kalkışmaya dönüşmesi karşısında “Bizim devletimiz son derece tecrübeli, akıllı bir devlettir. Nerede ne yapması gerektiğini çok iyi bilir.” (A9 TV; 1 Haziran 2013) diyerek net bir biçimde devletten yana yer aldığını göstermiştir.
  • Meydanda tedhiş hareketlerini sürdüren gruplara verilen desteğe “Devlete karşı komünistlerle el ele bir üslup doğru olmaz.” (A9 TV; 11 Haziran 2013) diyerek karşı çıkmıştır.
  • Gezi Parkı’ndaki gösterilere provakatörlerin karışarak gösterileri terörize edenler olduğunu vurgulayarak “Bu olaylarla Allah milletimize komünist tehlikeyi gösteriyor” (A9 TV; 12 Haziran 2013) demek suretiyle olayların asıl gidiş yönünü gündeme getirmiştir.
  • Müvekkil gösterilerin yayılıp ülkede mal ve can güvenliği tehdit eden bir hüviyete bürünmesi karşısında olayları yatıştırıcı bir üslup kullanmıştır:
  • Şiddet uygulayan gerçekte kendini ruhunu yakar. Fikir bilimle, sevgiyle, akılla, demokrasiyle yayılır. (A9 TV; 14 Haziran 2013)
  • Kim daha büyük olay çıkarıyorsa iktidar olur diye bir şey yok. Kim demokrasiyi iyi savunuyorsa o iktidar olur... (A9 TV; 1 Haziran 2013)
  • Her türlü protesto yapılabilir. Hatta bu, özgürlükler açısından da güzel olur. Ama Taksim’de olay başka. İyi niyetli olan genç kızları, delikanlıları tenzih ediyoruz tabi. Onlara sevgilerimizi yolluyoruz. (A9 TV; 1 Haziran 2013)
  • Müvekkil Gezi Parkı ile ilgili demeçlerinde devletten yana koyarken sadece parkın değil tüm Taksim Meydanı’n da güzelleştirilerek kullanımasını da istemiştir:
  • Konuyu asıl çözecek şey; Taksim'in 10 misli ağaçlandırılmasıdır. Ayrıca Taksim'den giden ağaçlar yeniden geri getirilebilir. (A9 TV; 14 Haziran 2013)
  • Gezi Parkı'nda istediğimiz; büyük ağaçlar ve çok büyük bir havuz. (A9 TV; 12 Haziran 2013)
  • Taksim'de her şeyden önce, yapılacak bahçelerin, dikilecek ağaçların konumu belirlenmeli. Çünkü asıl olan, Taksim'de dev bir bahçe oluşturulması. Bu, dünya çapında etkili olur. (A9 TV; 14 Haziran 2013) 

  1. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR HER FIRSATTA ASKERİMİZİ ve POLİSİMİZİ KORUMAK ve SEVDİRMEK İÇİN ÇABA SARF ETMİŞTİR:

Müvekkil Adnan Oktar asker ve polis başta olmak üzere devlete tabi tüm kolluk kuvvetlerini koruma ve kollama çabası göstermenin yanında onları onore etmek ve milletimizin sevgisine daha fazla mazhar olmaları için çaba sarf etmiştir. Bu çaba sırf hamasi konuşmalardan ibaret olmayıp somut yardım önerileri de içermiştir. Mesela daha ilki inşa edilmeden çok önceleri kalekolları tarif ederek böyle yapılar kurulduğunda Mehmetçiğin korunabileceğini söylemiştir. Hatta eğer bütçede bunun için gerekli ödenek yoksa vergi artırımı ya da maaş kesintileri ile kalekol inşası için gerekli finansmanın sağlanabileceğini söylemiştir. Benzer biçimde polisin uzun görev dönemlerinde sokakta uyuyakalması üzerine bunun olmaması için çözüm önerilerinde bulunmuştur. Müvekkile göre Türk askeri ve polisi Türkiye Cumhuriyeti’nin devamının garantisidir. İşte bu nedenle milletimizin askere ve polise duyduğu güveni artırmaya yönelik bir çaba yürütmüş, asker ve polisin de insanlara daha fazla şefkat, sevgi göstermesini teşvik etmiştir. Müvekkilin asker ve polisler hakkındaki bazı beyanları şöyledir:

A.     Müvekkil Adnan Oktar’ın ASKERİMİZ ve TÜRK ORDUSU Hakkındaki Beyanları

  • Bizim askerimiz koç yiğittir, hepsi milliyetçidir. Hepsi Allah'tan korkar, hepsi ana kuzusudur. Alınları secde görmüştür. (A9 TV; 1 Haziran 2013)
  • Bizim askerimiz Resulullah (sav) tarafından övülmüş askerdir. (A9 TV; 12 Ekim 2012)
  • Biz milletçe askeriz. Onun için herkesin asker gibi uyanık, asker gibi tetikte, asker gibi atak olması gerekiyor... (A9 TV; 7 Temmuz 2012)
  • Asker alınması, asker sayısının artırılması çok önemli. Eğer iki milyon asker alınırsa bu müthiş caydırıcı olur. Asker sevkiyatının yoğun olması, tank sevkiyatının yoğun olması PKK’nın moralini tümüyle bozar. (A9 TV; 16 Ağustos 2015)
  • Askerimiz bizim nur gibidir Mehmetçiğimiz. Resulullah (sav) tarafından övülmüş. Bak diyor ki,“İstanbul’u fetheden kumandan ne güzel kumandan, orayı fetheden asker ne güzel asker” Hangi asker? Türk askeri. Nereye kadar geçerli bu söz? Kıyamete kadar geçerli. Özel övgü almıştır Resulullah (sav)’den Türk askeri, maşaAllah. (A9 TV; 12 Ekim 2012)
  • Askerin polisin silah kalitesi artırılsın ve seferberlik ilan edilsin. PKK’nın morali sıfıra gider. 4 milyon asker edecek. 72 saatte toplayabiliyoruz, 72 saatte. Bakın, 4 milyon asker. Titretir bu. Çin ordusunda yok yani, yeri-göğü sallar. İşimiz bitsin, askeri çekelim, asker terhis olsun sonra. Ama bunu yapalım (A9 TV; 8 Eylül 2015)
  • Türk askeri şefkatte, merhamette dünyada tektir. Askerimiz nereye gitse uğur, bereket götürür. (A9 TV; 10 Nisan 2013)
  • Asker niye asker olur? Allah için, vatan için, bayrak için ölmeye hazır olduğu için asker olur. O görevin özelliği bu. Polis vatanın satıldığını hissederse, satanlara dağı taşı dar eder. Kaçacak delik ararlar. Yani “Keşke yaşamasaydım” derler. Kanunla, hukukla mahveder polis, söyleyeyim. En başta polis ve asker. (A9 TV; 8 Şubat 2015)
  • Askerin gözü çok karadır. Allah, Kitap, vatan, bayrak, millet, devlet için yaşıyor. Askerin hayatının başka bir gayesi yoktur. Vatanın bölüneceğini anlarsa asker, askeri kimse tutamaz. Jandarmayı da kimse tutamaz, polisi de kimse tutamaz. Kanunla-hukukla kim alçaklık yaptıysa, hainlik yaptıysa sürükleyerek ortaya çıkarır. (A9 TV; 21 Şubat 2015)
  • Asker sevgisi, Allah sevgisiyle olur. Allah sevgisi için de önce Darwinizm-materyalizmin yok edilmesi gerekir. Darwinist, materyalist yetiştirdiğin adama askeri sev dersen askeri sevemez, zorlanır. Allah’ı seven, insanları sever. (A9 TV; 9 Şubat 2013)
  • Asker şehitlik makamına yükseliyor, sen üzüntü ve acıya boğuluyorsun, bu nasıl oluyor? Asker ne demek? Allah için, vatan için ölme ve öldürme sanatını öğrenen demektir. Canı Allah veriyor, Allah şehit ediyor. Daha ne istiyorsun? Asker için en büyük mertebedir şehitlik. (A9 TV; 16 Ağustos 2015)
  • Askerimize laf söyleyenler, saygısızlık yapanlar çok büyük vebal altına giriyorlar. Asker mübarektir. Allah rızası için canlarını ortaya koyuyor Mehmetçikler. (A9 TV; 14 Eylül 2012)
  • Kutsaldır asker, askere laf söylenmez. Sevgi, muhabbet, dostluk gösterilir, destek olunur. Türk ordusu çelik gibidir, böyle sivrisinek vızıltısından rahatsız olmazlar. (A9 TV; 14 Eylül 2012)
  • Devletimiz şehit ailelerinden elektrik, su parası almasın. (A9 TV; 2 Eylül 2012)
  • Bir nurdur şehit aileleri. Yine daha önce söyledim. Mesela soruyoruz şehide, “niye şehit oldun?” koç yiğidim diyoruz. “Allah rızası için yaptım” diyor. “Vatan, millet, bayrak, toprak” diyor. “Milletimin haysiyetine, şerefine, namusuna, dinine, imanına, toprağına, vatanına, bayrağına komünist saldırı vardı, Allah’sız, Kitap’sızların saldırısı vardı. Allah için gittim canımı verdim” diyor. Biz de ona malımızı, mülkümüzü, her şeyimizi veririz. Feda olsun Allah yolunda. Sakın haa, çok çok ayıp olur, çok ayıp olur yalnız bırakmak değil mi? Orada şehit babaları şeyh gibi olacak, yani öyle bir muhabbet duyulacak, değil mi? Mürşid gibi göreceğiz. Güzel orada sohbet edilecek, beraber namaz kılacaksınız şehit ailesiyle. Yalnız bırakılmaz şehit ailesi, sıkmayacaksınız ama bunaltmadan. (Harun Yahya Tv, 22 Ağustos 2009)
  • İftihar edilecek bir güzelliktir şehitlik. Bir şereftir. Bir nimettir. Fakat şehit ailelerin iyi korunup kollanması lazım. Mesela bir kasabadaysa onlara karşı sevgi, ilgi, alaka, yardım, koruyup kollamak çok güçlü olması lazım. Gösterilen hürmet, nezaket, saygı da çok ciddi bir fark oluşması lazım buna özen göstermek lazım. Şehit çocuklarına çok özen gösterilmesi lazım. Mesela okula gidiyorlarsa onların okul masraflarını oradaki bulunan kim varsa mahallede karşılaması lazım. Durumları müsait dahi olsa, bu çok güzel olur. Sık sık yemeğe davet etmek, mesela bir gün birisinin evine, bir gün birisinin evinde şehit anneleri de, bu mahallede bir berekettir. Bir güzelliktir yani çünkü şehit annesi babası bereketiyle gelir. İhtişamdır. Nurdur, bir güzelliktir. Onur vesilesidir. Mesela akşam sofra kuruldu, hemen davet etmek lazım. Şeref konuğu olarak, şeref misafiri olarak. Böyle bir usul ve adabın her yerde uygulanması gerekir. Köylerde, kasabalarda, şehirlerde yani mesela ben ki, farz edelim Kadıköy’de veyahut Nişantaşı’nda ya da herhangi bir semtte de olabilir, fark etmez, nerede olursa olsun aynı adabın, aynı edebin uygulanması lazım. Ama köylerde, kasabalarda bu zaten çok yaygındır ama tam pekiştirmek lazım. En güzel hale getirmek gerekiyor. (Kanal Avrupa, 10 Mayıs 2010)
  • Ama tabii şehit ailelerine her yerde sahip çıkmak lazım. Bereket getirir. Nerede bir şehit ailesi varsa oraya bereket iner. Allah çünkü o aileyi seçmiş. Seçilmiş bir aile oluyor. Onun için onların bereketinden istifade etmek lazım. Hep sofralara davet etmek lazım şehit ailelerini. Hazır sofra götürmek lazım tepside. (A9TV; 20 Ekim 2016)
  • Bir de gazilerimiz bizim unutulmuş vaziyette oluyor. Biz gazileri göremiyoruz. Gazi, selamün aleykum diyecek pastaneye girecek gelip oturacak, millet eğilip alnından öpecek onu. Ondan para alınmaz. Mesela taksiye bindi, para yok. Mesela mağazaya girdi, para yok.Gaziden para alınmaz, o madalyayı takacak, biz göreceğiz onun madalyasını. Mesela kolu kopmuş, o kopmuş kolundan öpecek insanlar. O bir aslan o, niye evinde oturtalım biz gaziyi; lütuf olarak değil bu hak ettiği için, aslan olduğu için bu inşaAllah. Veyahut uçağa bindi, niçin para alınsın, bedava, her yerde bedava olacak.Yahut gitti bir gömlek aldı, ayıptır yani mağazada oturup ondan, gaziden para alınır mı? O bereket getirir, güzellik getirir. Bitti diyeceksiniz, gel bir sarılayım diyeceksin, Allah selamet versin. Mesela bazısı tekerlekli arabayla geliyorlar, kimisi de koltuk değneğiyle geliyor, aslan onlar. Turistik tesisler, hepsi bedava olması lazım onlara. Aksi çok acayip, evlerine gidip oturuyor o çocuklar. Bütün ömürleri evlerinde geçiyor, olur mu öyle şey aslanlara.Hele şehit ailelerine her yerde böyle muhabbet, coşku, her yerde o sevgiyi, o asaletlerini onlara hissettirmek lazım, kat kat fazlasıyla. (Çay TV, 11 Mart 2009)

 B.     Müvekkil Adnan Oktar’ın POLİSİMİZ Hakkındaki Beyanları

  • Polislerimiz nasıl bizleri koruyorsa bizler de onları korumak durumundayız. Onlara şefkat göstermek durumundayız. (A9 TV; 12 Aralık 2012)
  • Polisi uykusuz bırakmak çok büyük hata olur. Polis görevini yapar, gider uyur, o arada jandarma devreye girer. Polis niye sokaklarda uyusun, her yerde oteller var. Polisimize oteller hatta gerekirse evler açılır, dinlenmesi sağlanır. Yorgun, bitkin bir polis yeni ataklar için riskli bir durum olur. (A9 TV; 18 Haziran 2013)
  • Polise taş atmak cinayete tam teşebbüstür. Aynı şekilde, molotof kokteyl atmak da öldürmeye tam teşebbüstür. Polisimizi tam koruyan, güvence altına alan kanunlar olması lazım. Polisin ezilmesine müsaade edilmemesi lazım. (A9 TV; 25 Mayıs 2013)
  • Polislerimiz aslandır. Onlara her yerde vatandaş yardımcı olsun. Her yerde asker gibi polise de şefkat, sevgi göstermek lazım. Gurur duyacaksın polisi gördün mü, asker gördün mü gurur duyacaksın. Polisin sevildiğinin görülmesi PKK’ya darbedir. Askerin sevildiğinin görülmesi PKK’ya darbedir. (A9 TV; 30 Kasım 2012)
  • Madem polise zıt olan insanlar var, biz de sevgiyle, maddi destekle polisimize yardımcı olalım. Millet olarak destekleyelim. Onun için her yerde bir şefkat desteği, sevgi desteği gerekir. Ve küçük maddi desteklerin de büyük anlamı var. Bir “Polise sevgi kampanyası” “Polise muhabbet kampanyası” olabilir. (A9 TV; 12 Aralık 2012)
  • Halk polise çok iyi destek olsun. Polisin sayısını iyice artıralım. Polise daha güçlü, daha ağır silahlar verilsin. CHP, MHP, AK Parti gençliği el ele çok güçlü, büyük mitingler yapsınlar. (A9 TV; 16 Temmuz 2016)
  • Polise molotof atarsan polis mecburen kendini savunur. Fikirle yapacağını kaba kuvvetle yapmaya kalkarsan bu olmaz. (A9 TV; 11 Haziran 2013)
  • Polisimize seyyar yemek arabaları gelsin. Sandviç yerine güzel yemekler yesinler. (A9 TV; 19 Haziran 2013)
  • Polisimizi dinlendirmek için uçsuz bucaksız imkanlar var. Gerekirse tüm iş yerlerini, evlerimizi dinlenmesi için polisimize açarız. (A9 TV; 18 Haziran 2013)
  • Allah polisimizi, askerimizi kahpe kurşunlardan esirgesin. Onları nur perdesi ile korusun. (A9 TV; 18 Ocak 2013)
  • Polis, asker ve korucu maaşı; bizim maaşlarımızı azaltsınlar, onların maaşını yükseltsinler. Çünkü onlar vatan için canlarını ortaya koyuyorlar. Biz şehirlerde oturuyoruz ama onlar vatan için, millet için için sıcak çatışmaya giriyorlar. Maaşlarının yükselmesi polis, asker ve korucularımızın hakkıdır. (A9 TV; 17 Ekim 2015)
  • Polis candır, polis dosttur, polis kardeştir. Polis barıştır, sevgidir. Polise şefkatle, merhametle yaklaşacağız. (A9 TV; 12 Kasım 2012)
  • Polisimiz, askerimiz koç yiğitler. Destan yazıyorlar, maşaAllah. (A9 TV; 18 Ocak 2013)
  • Polislik mübarek bir meslektir. Polis, canını ortaya koyan, şehitliğe hazır kabadayı demektir. Allah hepsini hayırla sarsın, cennetiyle şereflendirsin. (A9 TV; 10 Nisan 2018)

 

4.    MÜVEKKİL ADNAN OKTAR DEVLETİMİZİN BEKASININ, DEMOKRASİNİN VE LAİKLİĞİN KORUNMASI İÇİN ÇALIŞMIŞTIR

Müvekkil Adnan Oktar, 40 yılı bulan süre boyunca daima devlete bağlılığını göstermekle yetinmemiş, insanların ülkelerini daha çok sevmesi ve devlet ile kurdukları bağın güçlenmesi için somut faaliyetler yürütmüştür.

Müvekkile göre bir toplumda devlete bağlılığı sağlayacak asıl etken, toplumda görülen ahlak anlayışıdır. Eğer bir toplumda menfaatperestlik yaygınlaşırsa, isyankarlık ve çatışmacılık makbul olarak görülürse, saygı ve fedakarlık gibi kavramlar terk edilirse, bu durumda o toplumun bireylerinin devlete bağlı olmaları da düşünülemez. Çünkü devlete bağlılığın temelinde belirli bir terbiye ve ahlak yatmaktadır. Bu terbiye ve ahlak kaybolur ve kötü ahlak özellikleri bir toplumda yaygın hale gelirse, devlete bağlılık kavramı da kendiliğinden aşınmaya başlar.

Bir toplumda huzur ve sükunet, o toplumdaki insanların devlete ve onun tüm birimlerine gösterdikleri itaat, saygı ve güvenle sağlanabilir.

Din ahlakını gereği gibi kavrayan ve yaşayan bir insan, Kuran ahlakına uygun, huzur ve sükunet dolu, itidalli, hoşgörülü, her zaman sorunları çözme arayışı içinde olan, olayları tırmandırmayan, aksine her zaman uzlaştırıcı bir tutum sergiler.

Kuran ayetlerinde anlatılan gerçek dindar modeli toplumda yaygınlaşırsa, toplumsal hayat da son derece barış ve esenlik dolu olur. İnsanlar devlete duydukları güven ve saygıyı, onun ayakta tutulması için ortaya koydukları çaba ile gösterirler. Bu ahlaktaki insanların varlığı sayesinde toplumdan anarşi, terör, kargaşa ve düşmanlık giderilir. İnsanlar arasında kavgalar ve tartışmalar tamamen kalkar. Bu koşullarda devlete duyulan sevgi ve bağlılık artacak, bölünüp parçalanma, şiddete sürüklenme riski ortadan kalkacaktır. Müvekkil bu görüşlerini “Devlete Bağlılığın Önemi” ve “Milli Birliğin Önemi” isimli eserlerinde ayrıntılarıyla dile getirmiştir.

Müvekkil katıldığı tüm televizyon programlarında izlediği politikaların devletimizin aklının sonucu olduğunu söyleyerek devleti yıkmaya ya da parçalamaya çalışmanın sadece bela getireceğini söylemiştir. Hatalar ve kusurlar varsa bunların giderilebileceğini hatırlatarak devletin bekasının korunmasının üzerinde önemle durmuştur. Bu koruma; devletimizin; sevgi ve merhametin yayılmasında öncü olması, modernlik, kalite, sanat, demokrasi, laiklik, güzellik ve Allah korkusunun hakim kılınmasında öncülük etmesiyle sağlanacaktır.

Müvekkil devletin PKK ile mücadelesinde hep  yanında olmuş, her fırsatta bölücülüğe karşı çıkmıştır. Kuran’daki İslam’ı anlatırken laikliğin önemini vurgulamıştır. Müvekkil bir yandan laikliğin dinsizlik olmadığını anlatırken, Kuran’da yeri olduğunu söylerken devletin en önemli özelliğini korumasına destek olmuştur.

Müvekkil devleti koruyan, kollayan bir tutum izlerken demokrasi ve özgürlüklerin güçlendirilmesini de hedeflemiştir. Müvekkilin Türkiye’de zaman zaman çatışmalara neden olan en temel sorunlara yönelik getirdiği bazı çözümler ve öneriler şöyledir:

A.    Müvekkil Adnan Oktar Devletin Korunmasını Çok Önemli Görmüş ve Her Fırsatta Onu Koruyup Güçlendirmek İstemiştir

  • Bizim devletimiz çok aklı başında ve olgun bir devlettir. Öyle birtakım dolduruşlara, galeyana gelecek bir devlet değildir. (A9 TV; 10 Ekim 2012)
  • Devleti yıkmak ahmaklıktır. Devlet tamir edilir. Ahmaklar devlete musallat olur. Devlet nimettir. Devlet yıkılır mı? Tamir edersin eksikliği varsa. (A9 TV; 3 Ağustos 2012)
  • Türkiye'nin mükemmel bir devlet terbiyesi vardır. Dünyaya devletin ne olduğunu ve devlet terbiyesini öğreten millet Türk milletidir. (A9 TV; 25 Temmuz 2017)
  • Sayın Devlet Bahçeli particilik derdinde değil. Onun aşkı vatan, devlet, bayrak. Devletin bekası söz konusu olduğunda her zaman vatandan yana olur. (A9 TV; 1 Temmuz 2017)
  • Ülkücüler gerçek dava adamlarıdır. Asla kişisel veya ideolojik menfaate göre değil sadece devlet menfaatine göre hareket ederler. Başbuğ Türkeş ülkücüleri çok güzel bir devlet terbiyesiyle yetiştirdi. Onlar için öncelikli olan her zaman Devlet'in bekasıdır. (A9 TV; 21 Haziran 2017)
  • Bizim devletimiz son derece tecrübeli, akıllı bir devlettir. Nerede ne yapması gerektiğini çok iyi bilir. (A9 TV; 1 Haziran 2013)
  • Vatandaş polisi her yönde destekleyecek, devleti her yönde destekleyecek. Devlet, millet birlikte hareket edecek. O zaman başarılı olunur, inşaAllah. (A9 TV; 18 Haziran 2013)
  • Türk devletlerinin bir an önce birleşip bir Turan oluşturmaları lazım. Atatürk’ün vasiyetidir bu. Turan devleti, Birleşmiş Milletler gibi. Müstakil devletler ama bir Turan topluluğu içerisinde birleşmeleri lazım. (A9 TV; 27 Haziran 2013)
  • Devletin diyalektik felsefeyle ilmi olarak hesaplaşması zaruri ve hayatidir. Ya Marksist, Leninist, Darwinist, materyalist felsefe yenilecek ya devlet ona uyacak. (A9 TV; 31 Mayıs 2012)
  • İslam’ın sevgisi merhameti öncü olacak, modernlik, kalite, sanat, demokrasi, laiklik, güzellik, Allah korkusu, Allah sevgisi, bütün dinlere saygı her yere hakim olacak, Türkiye de öncü olacak. (A9 TV; 25 Temmuz 2016)
  • Hiçbir dönemde kalitenin, sanatın ortadan kalkmasıyla bir devletin devam ettiği görülmemiş. Her devlet, her hükümet böyle bir sistemde yıkılıyor. (A9 TV; 2 Ağustos 2016)
  • Kadın hürriyeti, bir iktidar için en hayati konulardan biridir. Kadınların baskı altında olduğu bir sistemde herkes rahatsız olur. Ve kadını ezen bir sistem mutlaka yıkılır. Mısır’da da bu gerçek göz önünde bulundurulmalı. (A9 TV; 2 Temmuz 2013)
  • Kalitenin devlet politikası olarak ortaya konması lazım. (A9 TV, 29 Nisan 2012)
  • Kalitesiz her devlet yıkılır. Kadını baskı altında olan her devlet mahvolur. Çünkü insanların yarısı kadın. Kadına zulüm varsa orada rahatlık olmaz. Allah intikam alır. (A9 TV; 25 Aralık 2015)
  • İdeali olmayan bir devlet yıkılır. Bizim idealimiz Türk İslam Birliği. (A9 TV; 19 Haziran 2012)

 B.     Müvekkil PKK ile Mücadelede Daima Devletimizden Yana Olmuştur

  • Kibar isimlerle bize getirilen bölücü teklifleri asla kabul etmiyoruz. (A9 TV; 31 Mart 2013)
  • Bu millet bizim. Kürt kardeşlerimiz bizim. Oradaki bütün Kürt vatandaşlarımız bizim evlatlarımız. Hepsi Bediüzzaman’ın evlatları, Selahattin Eyyübi’nin evlatları ve onların hepsi bizim. Bize ait insanlar. Biz de onların kardeşleriyiz, onlarda bizim kardeşlerimiz. Bin küsur sene sonra bizi bizden ayırmaya çalışıyorlar komünist yöntemlerle. Asla başaramayacaklar. (A9 TV; 10 Haziran 2012)
  • Bu KCK’lılar, PKK’lılar bunu kafalarına iyice koysunlar; hiçbir şekilde milim santim toprak vermeyiz. Türkiye’nin onuruna, milli onurumuza zarar verecek bir şeye müsaade etmeyiz. (A9 TV; 8 Temmuz 2012)
  • Güneydoğu’da on binlerce komünist var. Her yerde örgütlü vaziyette adamlar. Dolayısıyla karşılarına ideolojiyle çıkılması lazım. İdeoloji nedir? Anti-materyalist, anti-Darwinist düşünce. Ve Kuran mucizeleri anlatarak, Kuran hakikatlerini anlatarak yapılacak mücadeledir. Bu da ancak Mehdiyet’le olur. (A9 TV; 10 Haziran 2012)
  • Güneydoğu'da devleti, milleti yıkmak için İngiliz derin devletinin başlattığı bir oyun var, bunu tarihi belgelerde de açıkça görüyoruz. (A9 TV; 10 Ekim 2017)
  • Derin devletin ahlaksızları, zamanında Kürt kardeşlerimizi çok ezdiler, mahvettiler. Cinnet getirttiler adeta. “Bölüneceğiz, ayrılacağız. Yeter artık” dedirttiler. Zaten derin devletin amacı oydu, onları bölüp ayırmaktı. Komünist devlet kurup, Kürtleri mahvetmekti. Onlar da oyuna geliyorlar. Derin devletin tam tersi hareket etsinler. (A9 TV; 17 Ağustos 2015)
  • Milyon hesabıyla şehit veririz ama ne toprak veririz, ne komünist istilaya müsaade ederiz. (A9 TV; 19 Haziran 2012)
  • Cumhuriyet hükümetini ve devleti yıkmaya çalışan bir sistem var; PKK’nın özelliği bu. Amacın açık; devleti yıkmak. Onun yerine komünist bir devlet kurmak. Güneydoğu’yu parçalamak, geri kalan yerleri de işgal etmek. Abdullah Öcalan’ın düşüncesi Marksist, Leninist, Stalinist bir düşüncedir. (A9 TV; 30 Kasım 2014)
  • Devletimiz komünist provalara her zaman hazırlıklı olsun. (A9 TV; 16 Haziran 2013)
  • Devletin diyalektik felsefeyle ilmi olarak hesaplaşması zaruri ve hayatidir. Ya Marksist, Leninist, Darwinist, materyalist felsefe yenilecek ya devlet ona uyacak. (A9 TV; 31 Mayıs 2012)
  • Devletimiz terörle fikri mücadeleye hemen başlasın, inşaAllah. (A9 TV; 18 Eylül 2012)

 

C.     Müvekkil Adnan Oktar Türkiye’de Laikliğin Güçlenmesi için Çalışmıştır

  • Laiklik İslam’da vardır. “De ki: Sizin dinininiz size, bizim dinimiz bize” hükmü laikliğin çok kısa özetidir. Laiklik dinsizlik şeklinde uygulandığında orada bir yanlışlık oluyor. Yoksa Hristiyan serbesttir, Musevi de serbesttir, dinsiz de serbesttir, dindar da serbesttir. Hepsi inançlarına uygun yaşarlar. Hristiyan kiliseye gider, Müslüman camiye gider, istedikleri gibi ibadetlerini yaparlar. Laiklik budur. (A9 TV; 20 Haziran 2016)
  • Türkiye’de yüksek kalitede bir demokrasi anlayışı, Avrupa demokrasisinden daha ileri bir demokrasi olsun. Öyle bir özgürlük olsun. Bizim demokrasi anlayışımıza dünya hayran olsun. (A9 TV; 22 Nisan 2013)
  • Demokrasi paketi bir hoşluk, bir ilerlemedir. (A9 TV; 3 Ekim 2013)
  • Kuran bizden özgürlük, demokrasi ve insancıllık ister. (A9 TV; 16 Şubat 2013)
  • Türkiye hep laik kalacak, çünkü Kuran laikliği savunuyor. (A9 TV; 29 Mayıs 2013)
  • İslâm sevgi, merhamet, barış, kalite, güzellik, demokrasi, derin düşünme, bilim ve sanat. Her türlü güzelliktir. Ama bağnazlıkta böyle bir anlayış yok. Bağnazlıkta sadece acımasızlık vardır. Dünyayı hem kendine cehenneme çevirir hem de insanlara cehenneme çevirmeye kalkar. (A9 TV; 8 Aralık 2015)
  • Laikliği insanlara öğreten İslam dinidir. Laikliğin en güzel tarifi Kuran'dadır. (A9 TV; 7 Nisan 2013)
  • Laiklik güvencedir, huzurdur, dindarın ve dinsizin korunmasıdır. Kuran'da laiklik vardır. (A9 TV; 28 Ağustos 2013)
  • Laikliğin en doğru, en güzel, en akılcı halini Kuran'dan öğreniyoruz. İslam laikliği savunur. (A9 TV; 31 Ağustos 2016)
  • Laiklik her inanç sahibinin dilediği gibi yaşamasının garantisidir ve Kuran'da laikliğin en güzel, en mükemmel hali vardır. (A9 TV; 2 Eylül 2017)
  • Laiklik Kuran’ın bir hükmüdür. Kuran’da bildirilen “Senin dinin sana benim dinim bana” ayeti laikliğin en güzel açıklamasıdır. (A9 TV; 18 Kasım 2017)
  • Laiklik ferahlıktır, huzurdur, dinin özünde olan bir nimettir. Kuran'daki "sizin dininiz size benim dinim bana" hükmü laikliğin tarifidir. (A9 TV; 28 Ağustos 2017)
  • Laiklik her inançtan insana saygı duymaktır, bunda anormal olan ne var? (A9 TV; 4 Eylül 2013)
  • Kuran, laikliği savunur. Allah “dinde zorlama yoktur” diyor. “Sizin dininiz size bizim dinimiz bize” diyor, bu laikliğin çok kısa özetidir. Laiklikte Hıristiyanlar garanti altındadır, dinsizler, müşrikler garanti altındadır. Müslümanlar da garanti altındadır. Samimi herkes dinini istediği gibi yaşar. Kimse kimseye de müdahale etmez. Samimiyetsiz bir ruh, samimiyetsiz bir üslup olmaz. (A9 TV; 4 Temmuz 2012)
  • Laikliği uyguladıklarında hakikaten dinsizlik gibi uyguluyorlar. Eziliyor dindarlar. Laikliği kaldırdığında akılalmaz rezalet, akılalmaz ızdırap, akılalmaz bir baskı da hakikaten kendini göstermeye başlıyor. Bu dengeyi kuracak olan Hz. Mehdi (as)'dır. (A9 TV; 24 Eylül 2013)
  • Laiklik dinsizlik demek değildir; her inançtan insana şefkatle yaklaşmak demektir. (A9 TV; 2 Temmuz 2013)
  • Laiklik, dindarla dinsizin ve her inançtan insanın aynı vatandaşlık haklarına sahip olarak eşit yaşamasıdır. İnancından dolayı insanlara baskı yapılmamasıdır. Ateiste sen nasıl ateist olursun diye baskı yapılamaz. Kimsenin kıyafetine hayatına karışılmaz. İsterse çarşaf isterse mini etek giyer. Kuran’da “sizin dininiz size benim dinim bana” hükmü vardır. Bu hüküm laikliğin en güzel tanımıdır. (A9 TV; 27 Kasım 2017)
  • Laiklik dini susturmak değil ki. Dinin kullanılması da değil. Dinin samimi yaşanmasıdır. Bir siyasetçi içinden geldiği gibi Allah’tan bahsetmek istiyorsa bahsetsin, dinden bahsetmek istiyorsa bahsetsin. (A9 TV; 30 Kasım 2014)

 

D.    Müvekkil Adnan Oktar Türkiye’de Demokrasinin Tam Anlamıyla Yaşanması için Çabalamıştır

  • Türkiye’de yüksek kalitede bir demokrasi anlayışı, Avrupa demokrasisinden daha ileri bir demokrasi olsun. Öyle bir özgürlük olsun. Bizim demokrasi anlayışımıza dünya hayran olsun. (A9 TV; 22 Nisan 2013)
  • İnsanlara rahatlık veren demokrasi ve özgürlüktür. Her zaman hürriyetçilikten yana tavır olmalı. (A9 TV; 20 Ağustos 2016)
  • Bölünmeye karşı mücadele demokrasiyle yapılır. Daha çok demokrasi, daha derin demokrasi, daha çok özgürlükler; bölünmeyi bu engeller. Bölünmeyi engelleyen nedenlerden biri budur. Darwinizm-materyalizme karşı mücadele, iman hakikatlerinin anlatılması ve Kuran’ın bize emri olan özgürlükler, özgür olmamız. (A9 TV; 31 Mart 2013)
  • Avrupa tarzı bir demokrasi ve Avrupa tarzı bir kalite Türkiye’ye yakışır. Hatta onların üstünde bir kalite anlayışı Türkiye’ye yakışır. Hiç gecikmeden bunun yapılması lazım. (A9 TV; 27 Nisan 2012)
  • Özgürlük olsun, demokrasi olsun. Bunun için herkes alabildiğine mücadele versin. Çünkü özgür ortamda akıl, sanat, bilim, gelişir. Devlet baskıcılığında akıllar dumura uğrar. İnsanın telif gücü olmaz. Sanatçı çıkmaz, bilim adamı çıkmaz. Sanayi de dumura uğrar, insanlar çalışma şevklerini kaybederler. (A9 TV; 20 Eylül 2015)
  • Gerçek demokrasi için gayret ettiğimizde İslam’la karşılaşmış olacağız. Çünkü İslam’la gerçek demokrasi aynıdır. Özgürlük, sevgi, barış, kardeşlik, iyilik, yardımlaşma, dostluk, iyi niyet, samimiyet, hoşluk, Allah’tan korkma, Allah’ı çok sevme, güzel olana muhabbet, bilim, sanat, estetik bunların hepsini elde ettiğimizde İslam karşımızda. (A9 TV; 21 Mart 2013)
  • Hürriyet, demokrasi, sanat, kalite en az yemek içmek kadar insanların ihtiyacıdır. Karşıtların en çok kullandıkları malzeme bu değerlerin azaldığı olduğuna göre, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok sanat için yapılacak her şey kurulan oyunları bozar. İnsanların neşesini elinden alan tutucu, Katolik, katı İslam anlayışının değil Kuran Müslümanlığının sanat, kalite, neşe, demokrasi, özgürlük anlayışını teşvik etmek gerekir. Bu yapılırsa tüm dünyanın İslam’ı kabul etmesine de Türkiye öncü olur. Katolik, gelenekçi İslam anlayışıyla İslam içten içe çöküyor, gizli gizli ateizm deizm gelişiyor. Bunu durdurmak için katolik sistemin baskısının kaldırılması, Darwinist materyalist eğitimin durdurulması, iman hakikatlerinin ve bilimsel gerçeklerin anlatılması, insanlara sevginin, dostluğun, barışın eğitiminin verilmesi gerekiyor. (A9 TV; 5 Haziran 2018)
  • Türkiye'de sistem demokrasi üzerinedir. Kıran kırana diye bir şey yok. Kırarak yıkarak iktidar değiştirmek diye bir şey yok. Bizim milletimiz kime oy vereceğini bilir. (A9 TV; 1 Haziran 2013)
  • Cenab-ı Allah bize “en güzelini yapın” diyor, bizi özgür bırakıyor. En güzeli nedir? Demokrasidir. (A9 TV; 2 Şubat 2013)
  • Demokrasi paketi bir hoşluk, bir ilerlemedir. (A9 TV; 3 Ekim 2013)
  • Kuran bizden özgürlük, demokrasi ve insancıllık ister. (A9 TV; 16 Şubat 2013)
  • Demokrasi dışında bir yolla hükümeti devirmeye yeltenen siyasi olarak kendisi yok olur. (A9 TV; 23 Ağustos 2016)
  • Uydurma hadislere dayalı bağnaz zihniyette demokrasi ve özgürlük yoktur. (A9 TV; 24 Şubat 2013)
  • Demokrasi kalkınca arkasından vahşet geliyor. (A9 TV; 5 Temmuz 2013)
  • Müslümanlar hep demokrasi isterler, sükûnet isterler. Çünkü gergin ortamda, tedirgin ortamda iman inkişafı tam olmayabiliyor. İnsanlar zayıf oluyor. Huzurlu, derin düşünebileceği, aklını kullanacağı bir ortamda iman gelişiyor. (A9 TV; 18 Şubat 2015)

 

SONUÇ ve TALEP

Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının yıllardır yürüttüğü ilmi çalışmalar ve kitaplar, belgeseller, konferanslar, canlı TV yayınları, web sayfaları gibi eserlerinde ayrıştırıcı kutuplaştırıcı bir üsluptan itinayla kaçınmaları, vatandaşlarımızı her zaman güzelliğe mülayimliğe davet etmeleri, suç örgülerinin yöntemleri ve amaçlarıyla bağdaşmamaktadır. Çünkü;

  • Suç örgütleri birleştirici değil ayrıştırıcıdır.
  • Suç örgütleri hiçbir zaman polis ya da askere destek vermez çünkü bunları kendi varlıkları için bir tehdit olarak görürler.
  • Suç örgütleri devlete karşı faaliyet yürütürler.
  • Suç örgütleri müvekkil gibi toplumsal barışı korumak yerine daha rahat faaliyet yürütebilmek adına karışıklıkları ve iç çatışmaları desteklerler.
  • Suç örgütleri sevgiyi, anlayışı yaymak yerine kin ve intikam duygularını beslerler çünkü aksi durumda iş göremezler.
  • Suç örgütleri devlete aykırı veya devletten habersiz iş görürler, oysa müvekkilin tüm eserleri, arkadaşlarının konferansları, kitap dağıtımları, sergileri vs. gibi tüm faaliyetleri resmi izinler ve alınarak devlete haber verilerek yapılmıştır.

Müvekkil her fırsatta devlete olan bağlılığına ve milli birliğin önemine vurgu yapmıştır. Bunu söz ile anlatmak ile yetinmemiştir.

  • Devlete Bağlılığın Önemi,
  • Milli Birliğin Önemi,
  • Türk’ün Dünya Nizamı,
  • Türkiye İçin Milli Strateji,
  • Türkiye’nin Geleceğinde Osmanlı Vizyonu,
  • Türk’ün Yüksek Seciyesi,

gibi kaleme aldığı eserlerde Büyük Önder Atatürk’ün bize emaneti olan güzel vatanımızın dört bir yandan tehditlerle çevrili olduğu gerçeğine dikkat çekmiş, topraklarımıza göz dikenlerin dünya çapında gizli ve açık yürüttükleri kampanyalarla siyasi, sosyal ve ekonomik yönden her fırsatta düşmanlıklarını ortaya koyduklarını gösterip devlete bağlılığını ve milli birliğe verdiği önemi de vurgulamıştır.

Müvekkil ve arkadaşlarının devlete bağlılıklarını göstermek için harcadıkları zaman, efor ve maddi imkanlar bir suç örgütünün amacı veya uğraşısı olamaz. Kaldı ki hiçbir suç örgütü bu derece büyük bir fedakarlık ve özveriyle bu kadar çok ilmi çalışma da yapmaz.

Müvekkilin bir suç örgütü yöneticisi, arkadaşlarının da bu sözde örgütün üyesi olmadıklarının daha iyi anlaşılması için yukarıdaki açıklamaları takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz. 28.04.2025

Adnan Oktar müdafi,

Av. Mert Zorlu

Daha yeni Daha eski