T.C. ADALET BAKANLIĞI’NA
Müvekkil Adnan Oktar'ın Sayın Bakanlığı'na hitaben yazmış olduğu yazıyı, aşağıda takdirinize sunuyoruz:
Türkiye’de öfkenin, cinayetlerin, korku ve kavgaların bitmesi, herkesin rahat edeceği bir sevgi ortamı oluşması isteniyorsa, herkesi kazanacak bir sevgi politikasının hakim edilmesi şarttır. Herkesi suçlu ilan eden, suçlu görülenleri günahkar ilan eden bir politika, insanları sevgisizliğe iten en önemli sebep olacaktır.
Ülkemizde hali hazırda cezaevlerinin akıl almaz derecede dolu olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Keyfi tutuklamaların yapıldığı, beraatle sonuçlanan davalarda dahi insanların yıllarca hapis yattığı, soruşturmaların tek sonucunun mutlaka tutuklanmak olarak görüldüğü vahim bir dönemden geçiyoruz. Bu duruma kalıcı bir çare bulmak yerine, çözüm olarak yeni cezaevlerinin açıldığı ve bununla da övünüldüğü garip bir dönem yaşıyoruz. 2024 yılı hukukun üstünlüğü endeksine göre Türkiye’nin, 142 ülke arasından 117inci sırada olması, bu durumun vahametini yeterince göstermektedir.
Durum zaten bu kadar içler acısıyken, cezaevlerindeki uygulamalar, orada kalanları gitgide daha öfkeli, sevgisiz ve içine kapalı bir hale getirirken, cezaevine konulan, hüküm giyen veya orada yıllarca tutuklu kalan kişilere Diyanet’in göndermiş olduğu yazı durumu daha da vahim hale getirmektedir. Söz konusu yazıda Diyanet, adeta herkesi GÜNAHKAR olarak gördüğünü hissettirmektir. Söz konusu mesaj, cezaevinde bulunan istisnasız herkese “TÖVBE EDİN” çağrısı niteliğindedir.
Bir insanın tövbe etmesi elbette güzel bir şeydir ve bir Müslüman olarak yaşamının bir parçasıdır. Ancak burada söz konusu kişilerin suçlu ve büyük günahlar işlemiş kişiler olarak addedilmesi ve bundan dolayı da tövbeye çağırılması durumu söz konusudur. Bu çağrıdan, Diyanet gibi bir devlet kurumunun, cezaevinde bulunan herkesi “suçlu” olarak gördüğü anlaşılmaktadır.
Oysa bugün Türkiye’de tutuklu davalarının yarısından çoğu beraatle sonuçlanmaktadır. İFTİRA sonucu hapiste yatan kişiler olmakta, bu durum kimi zaman yıllar sonra anlaşılabilmektedir. Son derece basit gerekçelerle hapiste olan, oldukça masum olmasına rağmen yıllarını cezaevinde geçirmiş olan çok fazla kişi vardır. Ülkemiz zaten, hakkında soruşturma olan herkesin daha baştan tutuklulukla cezalandırıldığı bir ülke olması nedeniyle hukukun üstünlüğü endeksinde son sıralara düşmüştür. Hal böyleyken memleketin binlerce vatandaşını, sırf cezaevinde bulundukları için günahkar ilan etmek büyük bir vebaldir.
Gerek cezaevinde bulunanlara gerekse tüm topluma asıl anlatılması gereken “ALLAH’IN VARLIĞI, TEKLİĞİ VE YÜCELİĞİ” olmalıdır. Kuşkusuz bugün kimse Bir Allah’tan şüphe duymamaktadır. Bu, eski dönemde yaşayan insanların tartışma konusudur. Şu anda “Allah var mı, yok mu?” tartışması vardır. Dolayısıyla, her şeyden önce ALLAH’IN VARLIĞININ ANLATILMASI, İNSANLARA ALLAH’IN SEVDİRİLMESİ, ALLAH’IN KORUYUCU VE MERHAMETLİ SIFATLARININ ANLATILMASI gerekmektedir. TOPLUM, ALLAH’I TANIRSA, ALLAH’I SEVERSE, ALLAH’A SIĞINIRSA MUTLU VE SEVGİ DOLU YAŞAYABİLİR. Adaletin sağlanmadığı, insanların büyük bir kısmının gerekçesiz olarak cezaevlerine konulduğu bir ortamda, Allah’ın varlığının ve Allah sevgisinin hiç anlatılmadığı şartlarda insanlara “günahlarınızdan arının” çağrısı yapmak, Allah’ın varlığını sorgulayan insanların Allah’tan daha fazla uzaklaşmalarından başka bir işe yaramayacaktır.
CEZAEVİNİN ZATEN İSMİ DAHİ YANLIŞ BİR ALGIYA HİZMET ETMEKTEDİR. İsminden dolayı sanki orada insanlar ceza, çile çekiyorlarmış gibi algı oluşması istenmektedir. Oysa orası bir eğitim yeridir. Bu kurumlar için “TUTUKEVİ” ifadesi çok daha doğru bir ifade olacaktır. Kişi orada bir ceza veya çile içinde değildir; yalnızca tutsak kalmaktadır.
Aynı şekilde “infaz koruma memuru” da yanlış bir ifadedir. İnfaz kelimesinin oldukça soğuk bir ifade olduğu, zihinlerde yer alan anlamlarıyla güzel bir kelime olmadığı açıktır. Memurların bu sıfatla anılmaları bu nedenle doğru kabul edilmemelidir. Memurların orada kalanlara yardımcı olan kişiler olarak anılmaları daha doğru olacaktır ki, tutsak kalan kişiye yönelik bu yardım kıymetli bir şeydir.
Cezaevlerini insanların sevgisizleştiği, daha da öfkelendiği ortamlar haline getirmek yerine, insanların Allah’ı tanıyıp sevdiği ortamlar haline getirmek asıl İslam’a ve Kuran’a uygun olandır. Nitekim çok yakında zuhurunu beklediğimiz MEHDİ’NİN ÇIKIŞI İLE BİRLİKTE, CEZAEVLERİ TAMAMEN BOŞALTILACAK, TAMAMEN KAPATILACAKTIR. Bunun sebebi, insanların Allah sevgisini tam olarak öğrenmiş, dinin güzelliğinin kalplere yayılmış olması; Mehdi vesilesi ile tüm yeryüzünü adaletin kaplamasıdır.
Hz. Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi, ONU DOĞRULUK VE ADALETLE DOLDURUR. (Süneni-i Ebu Davud, 5/93)
HZ. MEHDİ'NİN ZAMANINDA ADALET O KADAR BOL OLACAK Kİ, zorla alınan her mal sahibine geri iade edilecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
İnsanlar, balarılarının beyleri etrafından toplanması gibi, Hz. Mehdi'nin çevresinde toplanırlar. DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLU OLAN DÜNYAYI, O ADALETLE DOLDURUR. ADALETİ O DENLİ OLUR Kİ, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. DÜNYA, ADETA ASR-I SAADET DEVRİNE GERİ DÖNER. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
HZ. MEHDİ, ADİL BİR HAKEM OLARAK ÇIKACAK... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)
HZ. MEHDİ'NİN (a.s.) ADALETİ ÖYLE OLACAKTIR Kİ, HİÇ KİMSEYE, HİÇBİR ŞEYDE, HİÇBİR ŞEKİLDE HAKSIZLIK EDİLMEYECEKTİR. (Kafi, c. 4, s. 427)HZ. MEHDİ (A.S.) BÜTÜN GAM VE ZULMETLERİ GİDERECEK GÜNEŞTİR. İhsanda bulunduğu zaman pek bereketli bir yağmurdur. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 188)
Tevrat’ta, Mehdi’nin gelişinin haber verildiği pasajlardan birinde ise, Mehdi’nin zuhuruyla birlikte cezaevlerinin tamamen boşaltılacağı bildirilmektedir:
Rab şöyle diyor: ... "TUTSAKLARA, 'ÇIKIN', KARANLIKTAKİLERE, 'DIŞARI ÇIKIN' DİYECEKSİN..." (Yeşaya, 49:8-9)
Takdirinize sunar, saygılarımla bilgilerinize arz ederim.
Adnan Oktar
Müvekkil Adnan Oktar'ın Bakanlığınıza yazmış olduğu yazıyı takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.14.05.2025
Adnan Oktar vekili,
Av. Mert Zorlu