İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO : 2024/60 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Müvekkilin aksine, benzer kumpas gerekçeleriyle tutuklanan Sn. Ekrem İmamoğlu’na avukat kısıtlılığı kararı uygulanmamasının tek sebebi, kamuoyunun bu tip kararlara tepki gösteriyor oluşudur. Konuyla ilgili açıklamalarımızı içeren dilekçemizin sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkile uzun bir zamandır uygulanmakta olan avukat kısıtlılığı uygulamasının, kısıtlılığa sebep olamayacak aynı gerekçelerle sürekli olarak uzatılmasının ve müvekkilin yargılandığı diğer davalar için avukat yardımı almasının bu kadar zorlaştırılmasının ne hukuken ne de hakkaniyet adına bir geçerliliği olmadığı herkesin malumudur. Müvekkile yaklaşık 7 yıldır uygulanmakta olan avukat kısıtlılık kararının, hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın devam ettirilmesinin yegane sebebi, KAMUOYUNDAN BU KONUDA TEPKİ GELMEYECEĞİNE GÜVENİLMESİDİR.
Çok iyi bilindiği gibi Ekrem İmamoğlu’na ve İBB yetkili ve çalışanlarına yönelik uygulanan operasyon ve kullanılan yöntemler, bir süredir Türkiye’de “örgüt” başlığı altında nasıl hukuki kurgu yapılabilir sorusunun cevabını vermektedir. Bunu gayet iyi bilmemizin sebebi, aynı kurgu ve oyunların ADNAN OKTAR DAVASINDA 7 SENEDİR UYGULANIYOR olmasıdır. SENARYODA HİÇBİR DETAYIN DEĞİŞMEMESİ, HİÇBİR YÖNTEMİN FARKLI UYGULANMIYOR OLMASI, düzen kurucuların bu konularda çok da kafa yormak istemediklerini, KUMPASLARIN ZATEN ALENİ HUKUKSUZLUKLARLA HAYATA GEÇİRİLİP HER ŞEYE RAĞMEN UYGULANIYOR OLDUĞUNU göstermektedir.
Müvekkil ve arkadaşlarına yönelik kumpas hareketinin her detayına ne kadar karşı durduysak, adalet adına Sn. EKREM İMAMOĞLU OPERASYONUNDA GERÇEKLEŞEN HUKUKSUZLUKLARA DA AYNI ŞEKİLDE KARŞIYIZ. Müvekkil, bu bakış açısını her vesile ile ifade etmektedir.
Ancak şunu belirtmek gerekir ki, müvekkile yönelik kumpas oyunları, daha geniş çaplıdır ve 7 yıldır sürekli olarak devam ettirilmektedir. Kumpasın kurgulayıcıları, yaşanan hukuksuzluklara kimsenin ses çıkarmamasını, müvekkil ve arkadaşlarına yönelik kamuoyunda oluşturulan karşıtlık algısını bahane ederek, hukuksuzlukları kimsenin dile getirmemesini kullanmaktadırlar. Zulüm üzerine zulüm yapmakta, hukuksuzlukların asla derdine düşmemekte, sürekli yeni oyunlar oynamakta ama bunlara kimsenin ses çıkarmayacağını, karşı gelmeyeceğini bilmektedirler. Bu nedenle de bu yöntemleri devam ettirmektedirler.
Buna kuşkusuz verilecek en belirgin örnek, müvekkile yönelik uygulanan avukat kısıtlılığı uygulamasıdır. Müvekkile yönelik oynanan oyunlar Sn. Ekrem İmamoğlu’na karşı da oynanmış olsa da, müvekkilden farklı olarak bu Sn. İmamoğlu’na bu vakte kadar avukat kısıtlılığı kararı uygulanmamıştır.
Bu, zaten OLMASI GEREKENDİR ve zaten SAVUNMA HAKKI KAPSAMINDA BÖYLE BİR KISITLAMA GETİRİLMEMESİ GEREKİR.
Bu kısıtlamanın müvekkile yönelik olarak sürekli uygulanması, ancak Sn. İmamoğlu'nun avukatları aracılığıyla kamuoyuna gönderdiği haberlere oldukça dikkat çekilmesine rağmen Sn. İmamoğlu’na böyle bir uygulamanın yapılmamış olması, gelecek tepkilerden çekiniliyor olması nedeniyledir.
Normal şartlarda müvekkil sadece 4 veya 5 avukat ile görüşürken, Sn. İmamoğlu -bizzat kendi ifadesiyle- 50’den fazla avukat ile görüşmektedir. Pek çok avukat, avukat kabinlerinde kendisini beklemekte, Sn. İmamoğlu, bir avukat ile görüşme tamamladıktan sonra diğer kabine gidip diğer avukatla görüşmektedir.
Savunması üzerine konuşmakta, aynı zamanda kendi vatandaşlarına o avukat kabininden seslenebilmekte, hakkını savunup koruyabilmekte ve fikirlerini, görüşlerini ve şahit olduğu haksızlıkları buradan kendi halkına iletebilmektedir. Tüm bunlar, SN. İMAMOĞLU’NUN EN DOĞAL HAKKIDIR VE BU ŞEKİLDE SESİNİ DUYURABİLMESİ ÖZGÜRLÜKLER ADINA GÜZEL BİR ŞEYDİR. Zaten halkına karşı kendini savunma şeklinin bu yöntemlerle olması en doğru olandır; keza insanlar kendisinden bilgi ve haber almayı beklemektedirler.
Her iki olayda da aynı hukuksuzluklar uygulanırken, müvekkile avukat kısıtlılığı kararının sürekli yenilenmesi, Sn. İmamoğlu’na ise böyle bir kısıtlılık verilmemesinin tek sebebi, Sn. İmamoğlu’nun halkın büyük ölçüde desteğini almış bir kişi olmasıdır. Böyle bir kısıtlama geldiği takdirde halkın ciddi bir tepki verme ve hatta belki de tekrar protestoları başlatma ihtimali yüksek olduğu için bu konu gündeme dahi getirilmemektedir.
Ancak müvekkil söz konusu olduğunda, KİMSE HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA ADLİYE ÖNÜNE YIĞILMAMAKTADIR. Hukuksuzlukları, hak ihlallerini gördükleri halde KİMSE MÜVEKKİLİN HAKLARINI SAVUNMAK İÇİN SEFERBER OLMAMAKTADIR. Hatta müvekkile karşı ilginç bir ittifak gelişmiş ve komünist sağ ve bağnaz sol birleşerek yapılan kumpası desteklemişlerdir. Bu iki farklı cenah, yalnızca müvekkil ve arkadaşlarına karşıtlık konusunda el ele vermişlerdir. Her iki cenahın da temsilcileri, bir kısım basın ve sosyal medya üzerinden arka planda kara propagandalar yapmışlar ve kamuoyunu da bu şekilde etki altına almışlardır. Hatta yine el ele verip, hukuksuzluklara karşı sesini yükseltmek isteyenlere de gözdağı vermişlerdir.
İşte avukat kısıtlılığı gibi hukuksuz uygulamalar, müvekkil söz konusu olduğunda bu nedenle böylesine kolay hayata geçirilebilmektedir. Hukuksuzluğa karşı duran, hakkı ve adaleti savunan tek bir kişi dahi ortaya çıkamamaktadır.
Müvekkil, hayatı boyunca yaşadığı zorluklarla ilgili olarak Allah’tan başka kimsenin desteğine ihtiyaç duymamış ve kitlelerin bilgisizce ve çoğunlukla etki altında kalarak gösterdiği karşıtlıklara ya da korkarak sessiz kalmalarına hiçbir zaman önem vermemiştir. Bu dilekçe vesilesi ile üzerinde durulmak istenen husus bu değildir. Buradaki husus, müvekkile yönelik uygulamaların hukuki bir dayanak üzerine değil, halkın tepkisi/tepkisizliği baz alınarak uygulanıyor olmasıdır.
Hukuksuzluk aynı hukuksuzluktur. Ama kamuoyu tepkisi, uygulanan tedbirleri açıkça yönlendirmektedir. Dolayısıyla müvekkil adına devam ettirilen avukat kısıtlılık kararı kanaatimizce, GERÇEKTEN İNANILDIĞI İÇİN DEĞİL, kamuoyundaki bu suskunluk nedeniyle verilmekte ve karar, rahatça ve herhangi bir geçerli hukuki gerekçe göstermeye ihtiyaç duyulmaksızın uygulamaktadır.
Farkında olduğumuz bu durum ile ilgili kanaatimizi yargılamamızı yapan Sayın Mahkemenize sunar ve saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.23.06.2025
Adnan Oktar müdafi,
Av. Mert Zorlu