MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN 11 EKİM 2024 TARİHİNDE İSTANBUL 1 AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDE YAPTIĞI SAVUNMANIN ÖZETİDİR

Müvekkil Adnan Oktar, 11 Ekim 2024 tarihinde İstanbul 1 Ağır Ceza Mahkemesinde, 2024/74 E. Sayılı dosyada SEGBİS ile Van’dan bağlanarak bir beyan vermiştir. Duruşmaya çıkmadan önce avukatlarıyla birlikte hazırlamış olduğu ve avukatlarında da bulunan beyanının kısa bir özeti aşağıda kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

Sözde yeniden örgüt kurmak ve örgütü yeniden yapılandırmakla itham edilen müvekkil bu dosyada tutuklu yargılanmaktadır. Tutukluluk uzatma kararlarında, bu tutukluluğa gerekçe olarak ise müvekkilin “kaçma şüphesi olduğu” ifade edilmektedir.8 Bin yılı aşkın ceza almış olan, bu cezası da Yargıtay tarafından onanmış ve hali hazırda Yüksek Güvenlikli bir cezaevinde bulunan müvekkilin kaçma şüphesi iddiasıyla tutuklu tutuluyor olması ortada sıra dışı ve gayri hukuki bir durum olduğunun önemli bir göstergesidir. Müvekkilin de ifadesinde izah ettiği üzere bu tutukluluk kararının tek sebebi, kendisine kanuna aykırı olarak uygulanan avukat görüş kısıtlılığının devam ettirilmesine gerekçe oluşturulmasıdır.

Mafya liderlerine, terör örgütü yöneticilerine, seri cinayetler işlemiş olanlara, bombalı saldırı yapanlara uygulanmayan avukat görüş kısıtlılığı müvekkil Adnan Oktar’a 7 yıldır neredeyse aralıksız uygulanmaktadır. Müvekkil avukatlarıyla tüm görüşmelerini memurlar eşliğinde yapmakta. Görüşler kamera ile sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınmaktadır. Avukatlarının getirmiş olduğu veya kendisinin avukatlarına vermek istediği tüm savunma evraklarına el konulup İnfaz Hakimliğine gönderilmekte, Mahkeme tarafından incelendikten sonra yani ortalama 30-45 gün sonra verilmektedir. Haliyle bu durumda müvekkilin savunmaya hazırlanabilmesi de hakkıyla savunma yapabilmesi de teknik olarak mümkün olmamaktadır.

Avukat görüş kısıtlılığının nasıl uygulanacağına dair bir takım yanlış anlamalar ve uygulamalar söz konusu olduğundan, sadece savunma evrakları veya avukat görüşleri değil, günlük hayatına dair en temel ihtiyaçları, cezaevi reviri tarafından reçete edilmiş şeyler dahi müvekkile ya geciktirerek verilmekte ya da hiç verilmemektedir. Kimi zaman tek bir çorabın verilmesi için dahi konu Mahkemeye taşınmakta, aylar sonra mahkeme kararıyla müvekkilin insani temel ihtiyaçları karşılanabilmektedir. Tüm mahkumlar için hak ve olağan olan şeyler avukat görüş kısıtlılığı öne sürülerek sadece müvekkil için yasak hale getirilmektedir. Müvekkil de bu sebeple savunmasında maruz kaldığı bu gayri hukuki durumu detaylı olarak izah etmiş, hukukun ve haklarının ihlal edilmemesini Sayın Mahkemeden talep etmiştir.

Müvekkil konuşması esnasında İsrail-Filistin sorunu başta olmak üzere kadına şiddet, gençlerin büyük kısmını etkisi altına alan buhran ve ümitsizlik, yargıya güvenin en düşük seviyelere inmesi, suç oranlarının artması gibi ülkemizin yıllardır bir türlü çözüm bulunamayan ve tırmanarak artan sorunlarına da değinmiştir. Bunlara çözümün idam cezası getirilmesi, cezaların arttırılması, insanların cezaevine doldurulması olmadığını vurgulamıştır. “Sevgi, şefkat, merhamet ve anlayışı çözemeyeceği hiçbir sorun olmadığını” ifade eden müvekkil tahliye olmayı değil bu hayati sorunların çözülmesi için yardımcı olmasına imkan tanınmasını talep etmiştir.

Aşağıda müvekkilin savunmasının bazı bölümlerinin yer aldığı bir özet kamuoyunun bilgisine arz edilmiştir. 21.10.2024

Adnan Oktar Müdafi

Av. Mert ZORLU


TUTUKLULUĞUM İÇİN HİÇBİR NEDEN OLMADIĞINI TÜM TÜRKİYE, BÜTÜN HUKUKÇULAR BİLİYOR

"Tutukluluğum için bir neden yok. Bana zaten 8 bin yıl ceza verilmiş durumda. Zaten hüküm verilmiş, cezaevindeyim. Bu davadaki tutukluluğumun amacı avukat kısıtlılığının devam etmesi. Yoksa tutuklanacak bir konu yok.

Kendi halinde masum genç kızlar, hepsi birbiriyle dost, Hepsi birbirini seviyor. NİYE BİRBİRİNİZİ SEVİYORSUNUZ, NİYE ARKADAŞSANIZ, NİYE BU MUHABBET VAR? KONU BU.

YOKSA İŞLENMİŞ GASP YOK, YARALAMA YOK, TEHDİT YOK, ŞANTAJ YOK, HİÇBİR ŞEY YOK. Tamamen boş nedenlerden. BUNU SİZ DE BİLİYORSUNUZ. BÜTÜN TÜRKİYE DE BİLİYOR. BUNU BİLMEYEN YOK.

BU 8 BİN YILIN BOŞ BİR AMAÇ OLDUĞUNU TÜRKİYE’DE ŞU AN BİLMEYEN HİÇBİR HUKUKÇU YOK, ZATEN TÜRKİYE’NİN EN ÜNLÜ PROFESÖRLERİ CEZA PROFESÖRLERİ VE DAHA ÜSTÜNE YOK, CEZA HUKUKUNU YAZAN PROFESÖRLER BUNLAR, "BURADA BİR SUÇ YOK" DİYORLAR."

TÜRKİYE'DE HUKUKUN DURUMU ORTADA, KİMSE HUKUKA İNANMIYOR

"İSTİNAF ZATEN KESİN YÖNLERİYLE AÇIKÇA DELİLLENDİREREK DÖRT YÜZ SAYFALIK GEREKÇELİ KARARLA BU DAVAYI HER YÖNDEN BOZDU. Vay sen misin bozan? İşte siz rüşvet almışsınızdır, vs denerek o değerli hakimler görevlerinden alındılar.

Mesela, ünlü bir gazeteci diyor ki, 'EĞER BİZ BASTIRMASAYDIK, YANİ ALEYHİNDE YAZILAR ÇIKARTMASAYDIK, UĞRAŞMASAYDIK, YARGITAY DA BOZACAKTI KARARI' diyor. 'Biz bastırınca Yargıtay bozmaya çekindi ve tasdik etmek zorunda kaldı.' diyor.

Türkiye'nin durumu bu. İnanılır gibi de değil. Bu bence ciddi bir suç ama kimse bunu kale almıyor.

Dolayısıyla, Türkiye'deki hukukun ne durumda olduğunu, bir olağanüstülük olduğunu herkes biliyor. Sizin mahkemeniz de benim arkadaşlarımın hiçbir suç işlemediğinden eminsiniz. Çünkü vicdanlı akıllı insanlarsınız, ama akıl almaz bir baskı var.

Türkiye’de garip bir dönemden geçiyor. İNGİLİZ DERİN DEVLETİ TÜRKİYE’Yİ HALLAÇ PAMUĞU GİBİ ATIYOR. DARWİNİST MATERYALİST EĞİTİMLE GENÇLER MAHVEDİLİYOR. ONLAR DA DARVİNİZMİN, MATERYALİZM, DEİZMİN ETKİSİYLE HAYATTAN BEZİYORLAR. Yaşama amaçları kalmıyor. Ondan sonra cinayetler, tecavüzler, rezaletler oluyor.

Cezaevlerinde 400 bin kişi var. Şimdi bir 400 bin kişi daha ilave edecekler, yeni uygulamalarla 1 milyona çıkacak, dünya tarihinde görülmemiş bir şey olacak.

Bize uygulanan da Türkiye'de genel olan bu hukuksuzluğun bir devamı. KİMSE HUKUKA ADALETE İNANMIYOR TÜRKİYE'DE."

KISITLAMALARLA, HUKUKSUZ UYGULAMALARLA SAVUNMAM FELÇ EDİLİYOR

"Zaten sekiz bin yıl ceza verilen bir insana yeni bir tutuklama vermenin hiçbir amacı yok. TUTUKLAMADAKİ TEK GAYE, ADNAN OKTAR AVUKATLARIYLA GÖRÜŞMESİN. KİMSEYLE GÖRÜŞTÜRMEYİN. CEZAEVİNDE SIKIN, BUNALTIN. ODASINDAN ÇIKMASIN.

Mesela, ben bu mahkemeye hazırlanabilmek için avukatımla görüşmek istiyorum mümkün değil. Bir dilekçe hazırlıyorum. Bu mahkemeye gönderiliyor. MAHKEMEDE BİR AY KALIYOR. KIRK BEŞ GÜN KALIYOR. HAKİM YOK BUNDA BİR ŞEY DİYOR. GERİ GÖNDERİYOR.

Ben bu sefer ona cevap verdiğimde yeniden mahkemeye gönderiliyor. Gelen belgeler sürekli mahkemeye gönderiliyor. Bunun ne anlama geldiği belli. Böylece SAVUNMA BLOKE OLMUŞ OLUYOR. NEFES ALAMIYORUM.

Mesela siz çalışma saatleri içerisinde görüşme yapsın diyorsunuz. Ama böyle olmuyor. En az 45 dakika seni güvenlik kastıyla şimdi bekletiyoruz diyorlar, sonra avukatlarıma gidiyorum. Avukat mahallinde herhangi bir nedenden çıktığında avukatlarım dışarı alınıyor. Yeniden en az yarım saat 45 dakika yine kaybım oluyor. Dolayısıyla, SAVUNMAM FELÇ OLMUŞ DURUMDA.

Husumetliler, tanınmış iyi bilinen tecrübeli avukatlarım için tutuklansın diye yaygara yapıyor. Bunları medyaya çıkarıp konuşturuyor, avukatları korkutuyorlar. Tedirgin ediyorlar. Dolayısıyla tecrübeli avukatım kalmadı. BİR AVUKAT BASKISI, AVUKAT DEHŞETİ YAŞATILIYOR."

AVUKAT GÖRÜŞMEM ÖRGÜTSEL FAALİYETMİŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR

"Mesela bir avukat tutmaya kalktık. Burada bir memur bey var. Hemen size bildirip 'ÖRGÜTÜ GENİŞLETMEK İÇİN AVUKAT ARIYOR' dedi.

Siz de bunu çok acı ama kabul ettiniz. “Bu doğru. Hakikaten aklım yattı onların dediklerine ve kısıtlamayı uzatıyorum” diyorsunuz.

Yani çekindiğimiz için avukat da çağıramıyorum şu an. AVUKATLARIM DIŞARI ÇIKIYOR BİR İŞ İÇİN. GERİ İÇERİ GİRİYOR. MEMUR, 'BİLMİYORUM KİMBİLİR KAÇ KERE İÇERİ GİRİP ÇIKTILAR' DİYOR. SANKİ MÜTHİŞ BİR SİRKÜLASYON VARMIŞ GİBİ GÖSTERİYORLAR. Halbuki normal insani bir olay bu. Mesela banyoya gidiyor geliyor, dışarıya çıkıyor mesela kendi bir işi oluyor halledip geri geliyor. Ama bunu suç gibi gösteriyor, örgütsel faaliyetler diyorlar. Baş edilebilecek gibi bir şey değil. Sizin bu oyunları bozmanızı ben sizden rica ediyorum. "

GÖRÜLMEMİŞ BİR MAHKEME ŞEKLİ VAR, TANIKLARA SORU SORMAM, ONLARLA KONUŞMAM ENGELLENİYOR

"Mesela geçenlerde (sözde tanık müştekilerden) Müge Öğütçü hanımefendi geldi, Konuşuyordu, BEN ONA ÇOK HAYATİ BİR SORU SORACAKTIM, KONULARI AÇIKLIĞA KAVUŞTURMA AMACIYLA, DELİL MAHİYETİNDE.

O bir anda sinirlendi gördünüz. Çirkin sözler etmeye başladı. Zor yatıştırdım. VE BİRDEN ONU GÖNDERDİNİZ. SORU SORACAKKEN SORAMAYACAK DURUMA GELDİM.Sonra da ses kesildi burada SEGBİS’te bağlantı koptu. Mahkeme bitti dediler. Ben de dışarı çıktım. YANİ GÖRÜLMEMİŞ BİR MAHKEME ŞEKLİ VAR.

Ben geleyim, sizin huzurunuzda sizi göreyim, siz de beni görün. Sakin sakin konuşayım, anlatayım. Bu şekilde HİÇBİR ŞEY KONUŞAMIYORUM. HİÇBİR ŞEY ANLATAMIYORUM."

SUNİ GEREKÇELERLE 6 YILDIR HAKSIZ YERE GÖRÜŞ KISITLAMASI UYGULANIYOR

" 6 yıldan beri kısıtlama yapılıyor. Ama kısıtlama yapılacak bir şey yok,

DİĞER CEZAEVİNDE DE BENİM KONUŞMALARIMIN SON DERECE MAKUL OLDUĞUNU, BİR SUÇ UNSURU OLMADIĞINI SÖYLÜYORLARDI. AMA BUNA RAĞMEN KISITLAMA YAPILIYORDU. BURADA İLGİNÇ BİR DURUM VAR.

Van'da benimle ilgili bir önyargı oluştu, kısıtlama konusundan dolayı. BURADA MEMUR BEY, EN NORMAL, EN MAKUL, İNSANİ BİR FAALİYETİ, KONUŞMAYI BİLE SUÇMUŞ GİBİ GÖSTERİYOR VE SİZE YAZIYOR. SİZDEN 'BUNU NEREDEN ÇIKARTTIN' DEMENİZİ BEKLERKEN 'EVET BU OLABİLİR' DİYORSUNUZ. HALBUKİ O ARKADAŞA, 'NEREDE BU KONUŞMA KAYITLARI, GETİR GÖREYİM, NEREDEN ÇIKARTTIN BUNU' DEMENİZ GEREKİR. AMA DEMİYORSUNUZ. TABİİ TAKDİR SİZİN, BEN BİR ŞEY DEMİYORUM. O, CIMBIZLA ALIR GİBİ BENİM KONUŞMALARINDAN BİR BÖLÜMÜNÜ, MESELA ÜÇ BEŞ CÜMLEYİ ALIYOR. HALBUKİ KONUŞMANIN BAŞI, SONU VAR. VE GAYET MAKUL MANTIKLI BİR KONUŞMA ARASINDAN CÜMLELER ÇEKİLİP ALINIYOR. YİNE DE ONA RAĞMEN BİR ANORMALLİK YOK ORTADA. AMA SİZ BUNU KISITLAMA İÇİN GEREKÇE GÖSTERİYORSUNUZ.

'Şahitlerin ifadesini alayım, ona göre karar vereceğim' dediniz kısıtlama için. Bakın onlar da (karşı taraf avukatları) o tanıkları göndermiyor şu an. Biri yurt dışında diyor, biri de hastalandı diyor ve göndermiyorlar. Sırf kısıtlamanın devam etmesi için bunu kasten yapıyorlar.

Güya beni rahatsız edeceklerini düşünüyorlar. Sizden bu taktikleri bozmanızı rica ediyorum. Burada önyargıya gerek yok. Ben vatanını, milletini, devletini seven. Türk milliyetçisi Türkiye'nin iyiliği, hayrı için gayret eden bir insanım."

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ 6 YILDIR ALEYHİMDE TEK KELİME KONUŞMADI

"MESELA EĞER YAPTIKLARIMDA BİR ANORMALLİK OLSA SAYIN CUMHURBAŞKANIZ EN KÜÇÜK BİR KONUDA BİLE GEREKTİĞİNDE ÇIKIP YERİ GÖĞÜ İNLETİYOR. AMA BENİM ALEYHİME TEK KELİME KONUŞMADI.

Muhalefet liderleri de tek kelime aleyhime konuşmadı. Sebebi, bana yapılan kumpastan emin olmaları. Yoksa, işte küçük kızlara tecavüz edilecek, şu olacak bu olacak, TÜRKİYE AYAĞA KALKAR BUNA. AMA TÜRKİYE'DE HİÇ KİMSE MUHATAP OLMUYOR. HİÇ KİMSE İNANMIYOR BU İFTİRALARA. SİZİN İNANDIĞINIZA DA İNANMIYORUM.

... Bana daha önce de örgüt iddiası olmuştu, Sayın Cumhurbaşkanımız bu uydurma, öyle bir şey yok' demişlerdi. Nitekim, özenle benim aleyhimde hiç konuşmadı Cumhurbaşkanımız. Sayın Devlet Bahçeli de konuşmadı mesela. O çok asil bir insan. Gerçek bir Türk milliyetçisidir. Sayın Kılıçdaroğlu da tek kelime aleyhimde konuşmadı."

HUSUMETLİ MÜŞTEKİLER DEVLET BÜYÜKLERİYLE RESİM ÇEKTİRİP RESMİ MAKAMLARA GÖSTERİP ONLARI ALEYHİMDE ETKİLEMEYE ÇALIŞIYOR

"BU İNSANLAR BİR TAKTİK UYGULUYORLAR VE BU TAKTİKLER TIKIR TIKIR İŞLİYOR.

Mesela benimle uğraşan BİR MÜŞTEKİ (FIRAT DEVELİOĞLU) VAR, SAYIN CUMHURBAŞKANI İLE RESİM ÇEKTİRMİŞ. ADALET BAKANI İLE RESİM ÇEKTİRMİŞ. SONRA GİDİP BU FOTOĞRAFLARI HERKESE GÖSTERİYOR, İNSANLAR DA BUNDAN ETKİLENİYOR, ÇEKİNİYOR VE HER DEDİĞİNİ YAPMAK ZORUNDA KALIYORLAR.

Mesela BİR GAZETECİNİN, 'YARGITAY'IN KARARI OLUMLU ÇIKACAKTI, BEN BOZDURDUM' DEMESİ, İNANILIR GİBİ DEĞİL. ADAM AÇIKÇA TELEVİZYONDA BUNU SÖYLÜYOR. GERÇEKTEN DE YARGITAY KARARI HER YÖNDEN BOZACAKKEN 'BENDEN ÇEKİNDİ, KORKTU' DİYOR, ONA GETİRİYOR…

İstinaf hakimleri çok dürüst insanlardı. 1,5 YIL İNCELEDİKTEN SONRA,delillere dayalı 400 sayfa ile bozdular yerel mahkeme kararını. Ama sonra istinafın bozma kararı yeniden başka istinafa gönderildi ve bir GÜNÜN ON BEŞ DAKİKASI İÇİNDE istinafın o ilk 400 sayfalık bozma kararı için 'hayır bu geçerli değil' dediler."

AVUKAT GÖRÜŞMELERİM, SAVUNMA DELİLLERİM DAHA ERTESİ GÜN KARŞI TARAFIN ELİNE GEÇİYOR

"En azından şu avukat kısıtlılığı konusunda yapılan taktikleri bozmanızı rica ediyorum.

Beni çok gereksiz yere zor durumda, savunmamı yapamayacak duruma getiriyorlar. Yani her yönden imkansız hale geldi, çünkü savunma delillerini bile anlatamıyorum.

SAVUNMA DELİLLERİNİ AVUKATLARIMLA KONUŞTUĞUMDA, ERTESİ GÜN VAN'IN KAHVEHANELERİNDE KONUŞULUYOR O KONU. HERKES DUYUYOR.

Zaten kapı açık. Üç tane kamera var. Birkaç memur birden orada dinliyor üç memur içerde dinliyor. Kendilerine görev edinmişler. VE KONUŞMALARIM ERTESİ GÜN BENİMLE UĞRAŞAN EKİBİN ELİNE GEÇİYOR, CEZAEVİNDE, BULUNDUĞUM HÜCREDE NE YAPTIĞIMA KADAR HEPSİNDEN HABERDAR OLUYORLAR. Konuşmalarımı ezberden biliyorlar.

Bu kısıtlamanın onlara verdiği imkan olmuş oluyor bu. Bu oyunları bozmanızı rica ediyorum."

YARGITAY IN ONAMA KARARLARININ DA SONUNDA MUTLAKA BOZULACAĞINI BİLİYORUM

"Hakkımdaki hüküm şimdi (yeni davada) verilecek cezalarla toplam ON BİN YILA çıkacak ki umurumda bile değil. Ben bunun gayet güzel temizleneceğini biliyorum.

YARGITAYIN ONAMA KARARLARININ DA ÇOK GÜZEL BOZULACAĞINI BİLİYORUM.

Adalet Bakanımız dürüst ve samimi bir insan. Kanun yararına bozmayla bütün bu yapılanları tamamen bozulup düzeleceğinden eminim.

Aleyhimde tek bir dava kalmayacağından eminim. Yani hepsinin boş olduğunu biliyorum. Sadece Türkiye’de siyasal iklimin, siyasal atmosferin sakinleşmesini bekliyorum.

Mesela sadece şunu söylemeyi bile suç unsuru olarak memur yazmış size göndermiş. Ben 'bütün Türkiye'de bu birçok kişi için siyasi atmosfer, siyasi coğrafya değişecek' dedim. Bunu suçmuş gibi yazmış. Ne acıdır ki siz de bu söze dayandırarak ‘kısıtlamayı devam ettiriyorum’ diyorsunuz."

SÖZDE TANIK MÜŞTEKİLER DAVAYI VE KISITLILIĞIMI UZATMAK İÇİN SUNİ BAHANELERLE DURUŞMALARA ÖZELLİKLE GETİRTİLMİYOR

"Şimdi de bu kişilerin (sözde mağdur tanıkların) ifadesi alınmadığı için derseniz, bu kısıtlılık uzadıkça uzayacak. Halbuki onlar için çok kolay, 'gel' derseniz, yıldırım hızıyla gelir. Ama GELME DEYİNCE GELMİYOR.

Mesela hastalıkla ilgili mazeret için hastane raporu gerek. AMA ORTADA RAPOR YOK, BİR ŞEY YOK. SAĞLIK NEDENİYLE GELMİYORUM DİYOR. Bir günlük rapor da çok rahat alınabilir. Yani gelemeyecek durumda nasıl olabilir bir insan.

Ama İFADELERİ ALINDIKTAN SONRA TAHLİYE EDİLMEM İÇİN GEREKÇE OLUŞMASIN DİYE BÖYLE BİR YÖNTEME BAŞVURDULAR. BUNLARDA YÖNTEM BİTMİYOR.”

HAKKIMDA KEYFİ VE HAKSIZ BİR KISITLAMA UYGULANIYOR

“Üzerimdeki yoğun baskıdan, adamlar zevk alıyor. İnternette, televizyonlarda, ‘ADNAN OKTAR ERZURUM’DA DAHA RAHATTI AMA VAN’DA ŞU AN BASKI ALTINDA, TAM İSTEDİĞİMİZ GİBİ OLDU’ diyorlar. Açık açık anlatıyorlar.

En alelade bir şey için bile mahkeme kararı istiyorlar. Burada bu kısıtlama memurlar tarafından çok yanlış anlaşıldı. Hatta ben müdür bey ile ilgili bir konuşma yaptım avukat mahallinde eleştirel bir konuşma. 'Ben onun yüzünü bile görmedim, kim olduğunu bilmiyorum' dedim.

Bir gün sonra büyük bir heyetle, diğer müdürlerle beraber geldi. Ben 'sizin bu tavrınız, öfkenizden kaynaklanıyor müdür bey' dedim. Mesela bu kısıtlama kararına da siz imza atıyorsunuz, rapor geliyor size, mahkeme de bunu ciddiye alıyor, neden bunu yapıyorsunuz? ''dedim.

'KISITLAMA OLDUĞUNDA BİZ RAHAT EDİYORUZ DA ONDAN', YANİ 'BİZE İŞ ÇIKMIYOR.' DEDİ MÜDÜR BEY. Konu anlaşılıyor. İş çıkma ile ne alakası var? Devlet onları onun için görevlendiriyor zaten.

Tahmin edemeyeceğiniz olaylar var ama ben bunu anlatmaya gerek duymuyorum. Yani her şey mahkeme kararıyla. Her şey engellenerek oluyor, çok zor durum meydana geliyor.

Şu ana kadar ben kime baskı yaptım? Hiç kimseye baskı yapmadım. Buna dair bir belge, bilgi, yazı yok, tamamen hayali. Bir de baskı yapacağım iddia edilen kişiler, benim arkadaşlarım zaten, çok sevdiğim kişiler.

Mesela bu Zeynep, arkadaşımız, diğerleri, benim canım gibi sevdiğim insanlar. Müge de yazık mesela o çocukcağızı yıldırdılar, geldi aleyhimde konuştu orada. Bakın ne diyor Müge? Çok manidar bu. 'BENİ SEVSİN DİYE’ DİYOR. ‘BENİ AŞKLA SEVSİN DİYE. VAR GÜCÜMLE UĞRAŞTIM. HER ŞEYİ YAPMAYA HAZIRDIM. AMA BENİ YETERİ KADAR SEVMEDİ’ DİYOR. Bu ciddi bir aşkın, sevginin ifadesi. Burada bir öfke yok. Ben bunu defalarca vurguladım. Tertemiz insanı ne hale getirdiler."

BENİM ESERLERİM DARWİNİZME VE MATERYALİZME KARŞI DÜNYADAKİ EN ETKİLİ ESERLER

"Türkiye'de en büyük sorun Darwinist, materyalist, ateist, deist eğitim oluyor. Darwinist, materyalist yetişen bir insan, mutlaka deist ve ateist oluyor. DÜNYADA DA DARWİNİZMİ ORTADAN KALDIRAN SADECE BENİM.

Buna militan solcular çok sinirlendiler. Yani solun gücünü kırdım. Gelenekçi İslamcı bir kısım da, İlahiyat hocalarının büyük bir bölümü de aynı şekilde Darwinistir.

İmam Hatipler'de, İlahiyatlarda, TRT'nin yayınlarında, devletin yayınlarında da Darwinizm anlatılıyor.

Bazı ilahiyat hocaları çıkıp insanın kökenin hayvan olduğunu, hayvandan türediğini anlatıyor.

BU DURUMDA GENÇLER BUNALIMA GİRİYOR, HASTA OLUYORLAR VE CİNNET GEÇİRİYORLAR. BUNUN TEK SEBEBİ BU.

BENİM KİTAPLARIM BU KONULARDA DÜNYADAKİ EN ETKİLİ ESERLER. Darwinizme karşı en etkili dünyada benim eserlerim. Benim size anlattığım İslam anlayışını dünyada kabul etmeyecek hiç kimse yok."

BANA FİLİSTİN VE İSRAİL'İN DİNİ LİDERLERİYLE GÖRÜŞME İMKANI VERİLİRSE ORTADOĞU'DA BARIŞIN SAĞLANMASI 15 GÜN SÜRMEZ

"Şu an İslam alemindeki gelenekçi İslam anlayışından dolayı bütün dünya kasılmış durumda. Müslümanların kanı boş yere akıyor, boş yere olaylar çıkıyor.

OYSA, BU BARIŞ ORTAMINI, SEVGİ, DOSTLUK ORTAMINI BEN SAĞLAYABİLİRİM, DEVLET BANA GÖREV VERİRSE, MEVCUT SAVAŞI RAHATLIKLA DURDURABİLİRİM. ÇÜNKÜ HER İKİ TARAFIN DA DİNDAR LİDERLERİNİ TANIYORUM.

Filistin'de dökülen kanı çok rahat durdurabilirim. Çünkü, İsrail'deki bütün dindar Musevileri tanıyorum. Dünyadaki dindar aklı başında Müslümanları tanıyorum.

EĞER ONLARLA GÖRÜŞME İMKANI VERİLİRSE 15 GÜN BİLE SÜRMEZ BAKIN SÖZ VERİYORUM SAVAŞI DURDURURUZ.

Barış ve kardeşlik ortamı olur. Herkes birbirine saygılı olur, bu fitne, bu bela da biter.

BANA BURADA (BU GÖRÜŞMELER İÇİN) BİR ODA, BİR YER AYARLASALAR RAHATÇA YAPABİLİRİM. YANİ FİLİSTİN'DE DE MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZLE İSRAİL'İN ARASINI KESİNLİKLE, BAKIN SAMİMİYETLE SÖYLÜYORUM, BULURUM VE DÜZELTİRİM. SADECE BANA İMKAN VERİLMESİ LAZIM.

Beni hapisten çıkarmaya gerek yok. Burada ben güven içindeyim. Böyle bir derdim yok.

İngiliz Derin Devleti şu an Filistin'i de birbirine kattı, her yeri birbirine kattı. Oluk oluk kan akıtıyor. Bu kanı her yerde durdurabilirim. Yani bu her yere sıçrayacak gibi görünüyor. Bana en azından en az on beş gün, bir ay müsaade etsinler. Söz veriyorum durdururum."

İNSANLARA SEVGİYİ, MUHABBETİ ÇOK GÜZEL ÖĞRETEBİLİRİM

"Anlattığım din anlayışını da Türkiye'deki bütün gençler severek kabul eder. Gençlere sevgi verilmiyor, muhabbet verilmiyor, coşku yok, sevinç yok, neşe yok, gülmek yok. Gelenekçi baskıcı bir yapı var.

Gençler de bundan bunaldı. Ruh hastası oldu birçoğu, delirdiler adeta.

Hem Darwinist eğitim var hem baskı var. Mesela televizyonlara bakın gülen insan hiç yok. Bütün televizyon kanallarında savaş filmleri gösteriliyor, adam öldürme var.

Osmanlı dönemini gösteriyor, mızrakla, kılıçla adam öldürme görüntüleri var. Tüm kanallarda mafya filmleri var, hepsinde kan var, kavga var. Yemek programlarında bile kadınları kavga ettiriyorlar.

MÜTHİŞ BİR NEFRET, ÖFKE SİSTEMİ YAYILMIŞ DURUMDA. ONUN İÇİN YANİ BEN İNSANLARA SEVGİYİ, MUHABBETİ ÇOK GÜZEL ÖĞRETEBİLİRİM. GENÇLERİN DE MUTLU OLMASINI ÇOK RAHAT SAĞLAYABİLİRİM."

TÜRKİYE'DE KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ VE NEFRETİ ÇOK RAHAT ORTADAN KALDIRABİLİRİM

"Türkiye’deki bunalımı ortadan kaldırabilirim.

KADINLARA KARŞI ŞİDDET VE NEFRETİ ORTAMINI ORTADAN KALDIRABİLİRİM. Kadınlara karşı yapılan bu nefretin kökeninde de yine Darwinist, materyalist eğitim var. Yani kadınlarla karşı nefret öğretiliyor. Kadınların sevilmesi, onların Allah'ın büyük bir nimeti olduğunu, cennette de dünyada da en büyük nimet olduğunu çok güzel gençlere anlatabilirim.

HERKESİ BİRBİRİNE SEVDİREBİLİRİM. TÜRKİYE'Yİ BÖYLE BAYRAM HAVASINA SOKABİLİRİM.

Benim bir makam mevki isteğim yok. Başka bir şey de istemiyorum. Ama bunu, yeminle söylüyorum, yapabilirim. Samimi olarak söylüyorum, yapacağımı da herkes bilir.

İsterseniz dışarı sorsunlar, anket yapılsın. Bunu bütün gençlik bilir. Mutlu değil Türkiye, huzursuz. Herkes sinirleri gerilmiş vaziyette, sokakta millet birbirine giriyor.

Bu belayı ben ortadan kaldırabilirim. Allah'ın varlığını ispat ederek, imanı Kur'ân mucizelerini çok güzel anlatarak."

GELENEKÇİ DİN ANLAYIŞININ YANLIŞLIĞINI DELİLLERİYLE ANLATABİLİRİM

"İlahiyat hocalarını çıkartıyorlar televizyona, KADERİ REDDEDİYORLAR AÇIKÇA. İNSANLARIN MAYMUNSU VARLIKLARDAN İNSANA DÖNÜŞTÜKLERİNİ AÇIK AÇIK ANLATIYORLAR. En az 20 program yapılmıştır böyle.

Bu durumda gençler karşısındaki insanı hayvan olarak görmeye başlıyor. Hayvanı öldürdüğünü, hayvanı dövdüğünü düşünüyor.

Gelenekçi İslam anlayışında kadınları dövmek ibadet sayılıyor. Yani kadının Allah'a şükür etmesi gerektiğini söyleniyor. Bunu kendince ayetle açıkladığını sanıyor. HALBUKİ AYETTEKİ 'DARABE' SÖZCÜĞÜ, İLE KAST EDİLEN KADININ YER DEĞİŞTİRMESİ, SEYAHAT ETMESİ ANLAMINDADIR. 'KADINI DÖVÜN' ANLAMINDA DEĞİLDİR.

Kadını dövmeyen çok nadir insan var. Bunu kendilerince ibadet olarak görüyorlar. BU DEHŞETİ ORTADAN KALDIRABİLİRİM.

TAŞLAYARAK ADAM ÖLDÜRME YOK İSLAM'DA. Bunları anlatabilirim ve hepsini Kuran'la delillendirebilirim.

Hatta ben dedim, 'İlahiyat hocaları gelsin, veya ben onların bulunduğu yere gideyim, orada anlatayım' dedim. Yine kabul etmediler.

Halbuki Diyanet İşleri Başkanlığı da bana, ‘bak senin şu fikirlerin yanlış, şu düşüncelerin yanlış' diyebilirler. Demiyor, çünkü doğru olduğunu biliyorlar."

FIRAT DEVELİOĞLU GÜYA ÖZ KIZINA TECAVÜZ EDİLDİĞİ İDDİASINDAN HİÇBİR YERDE BAHSETMİYOR, ÇÜNKÜ İDDİA GERÇEK DEĞİL

"Buradaki iddialar çok vahim. Yani sekiz yaşında dokuz yaşında kıza defalarca tecavüzden bahsediliyor.

GÜYA FIRAT DEVELİOĞLU’NUN, KENDİ EVİNDE YÜZLERCE KERE 8-9 YAŞINDAKİ KENDİ KIZINA TECAVÜZ ETTİĞİM İDDİA EDİLİYOR.

Ama bu şahsın bu konuyla ilgili tek bir şikayeti yok.

HAKİM 'HERHANGİ BİR ŞİKAYETİN VAR MI?' DİYE SORUYOR. O DA 'BU KONUYLA İLGİLİ ŞİKAYETİM YOK. AMA TİCARİ KONULARLA İLGİLİ VAR. TİCARETİMİN ENGELLENMESİNE VESİLE OLDU. O YÜZDEN ŞİKAYETÇİYİM DİYOR.

Çıktığı televizyon kanallarında, hiçbir yerde, hiç kimse bu tecavüz iddiasını sormuyor.

'Yahu bu insan, dokuz yaşındaki kızına, hem de senin evinde güya yüzlerce kez bağırta bağırta tecavüz etmiş. Sen de buna şahit olmuşsun. Nasıl olmuş bu? Anlat' demiyorlar.

ÇÜNKÜ ONLAR DA İNANMIYOR. DOLAYISIYLA, BÜYÜK BİR KUMPAS VAR. SİZ DE BUNU GÖRÜYORSUNUZ.

... Yargıtay’da da hiç kimse sormuyor Fırat Develioğlu’na 'senin kızına tecavüz edilmiş. Neden bu konuda hiçbir şey anlatmıyorsun' demiyor."

MERT SUCU'NUN GÜYA POLİSİ VURDUĞU İDDİASI DA KUMPASIN BİR PARÇASI

"Mert Sucu'nun polisi vurması iddiası. BU TAMAMEN BİZİ SİLAHLI SUÇ ÖRGÜTÜ GÖSTERMEK İÇİN YAPILMIŞ BİR DERİN DEVLET OYUNU.

SİLAHTA MERT SUCU'NUN PARMAK İZİ YOK. ELİNDE BARUT İZİ YOK MERT SUCU'NUN.

Ve ifade veren polisler üçü de ayrı ayrı ifade verdiler. Biri diyor ki ters tekmeyle kırdım girdim diyor, biri diyor ki tehlikeli olduğu için içeri girmedik diyor. Bir tanesi de diyor ki koçbaşı ile kırdım girdim diyor. Ondan evvelki ifadeler de tamamen çelişkili. BUNA RAĞMEN YARGITAY BUNLARI GÖRMEZDEN GELDİ.

HALBUKİ ÇOCUĞU DÖVEREK BUNU KABUL ETTİRDİLER. FECİ ŞEKİLDE İKİ KERE DÖVDÜLER. BİR EVİN İÇİNDE DÖVDÜLER, TANINMAYACAK HALE GETİRDİLER. BİR DE ŞUBEYE GÖTÜRÜNCE FECİ ŞEKİLDE DÖVDÜLER. ADETA KOMAYA SOKTULAR. ÇOCUK DA HALEN KORKUYOR.

Rüyamda yapmış olabilirim diyor. Daha ne desin rüyamda yapmış olabilirim diyor. BU KADAR KORKUYOR. BU ÇOCUĞUN ÜSTÜNE YIKTILAR BU KONUYU.

Belli ki birisi girmiş içeriye her yere kurşun sıkmış, yani beceriksizce. Mesela saati koymuşlar ortasına kurşunu koymuşlar, bir gedik var bir kurşun da oraya koymuşlar.

ŞU ANKİ ADALET ANLAYIŞI OLMASA MAHKEME ANINDA BUNUN ÜSTÜNE GİDERDİ VE BU KUMPASI KİMİN YAPTIĞINI ANINDA ÇÖZERDİ. FAKAT KONU ANLAMAZDAN GELİNDİ."

REŞİT OLMAYAN SERRA'YA TACİZ İDDİASININ İFTİRA OLDUĞUNU BÜTÜN TÜRKİYE BİLİYOR

"Mesela o küçük kıza (Serra MohammedValipour'a) da, 8-9 yaşında tecavüz edildi diyorlar.

BU KIZ 16 YAŞINDAYKEN, 'BEN ADNAN OKTAR’A AŞIĞIM, ÇOK SEVİYORUM, ONUNLA GÖRÜŞMEK İSTİYORUM' DİYOR. AVRUPA'DAN ARIYOR. VE ARKADAŞLARIM CEVAP VERMİYOR. YİNE ARIYOR, 'BEN ONU ÇOK SEVİYORUM, GÖRÜŞMEK İSTİYORUM, O BENİM CANIM, HAYATTA BENİM ONUN KADAR SEVDİĞİM KİMSE OLMADI' DİYOR. RESMİNİ GÖNDERİYOR. 'BENİ TANIR O, BENİ ÇAĞIRIR' DİYOR.

BU KADAR BENİ SEVEN BİR İNSANI BENİM ALEYHİME KONUŞTURUP MEMLEKETİNDEN ALIP (FIRAT DEVELİOĞLU) KAZAKİSTAN'A GÖTÜRÜYOR ÇOCUĞU. ZORLA, BASKIYLA BENİM ALEYHİMDE KONUŞTURTTULAR. Ve ona da inandılar.

MESELA İSTİNAF BU İFTİRAYI DA BOZDU DEDİ Kİ, BAK BU ÇOCUK 16 YAŞINDAYKEN ADNAN OKTAR’IN LEHİNE KONUŞMUŞ, BUNDA BİR ŞEY VAR DEDİLER. ONU DA GÖRMEZDEN GELDİLER.

İSTİNAF'IN 1,5 YILDA İNCELEYİP BOZDUĞU VE BUNU 400 SAYFA HUKUKİ DELİLLE İSPAT ETTİĞİ BU İDDİANIN GEÇERSİZLİĞİNİ BAŞKA BİR İSTİNAFIN 15 DAKİKADA YAPTIĞI BİR İTİRAZLA İPTAL EDİP TEKRAR ALEYHİMİZE KARAR VERDİLER.

Bunu bütün Türkiye, bütün hukuk profesörleri biliyor, bunu bilmeyen mahkeme yok."

İFTİRALARI DA, TUZAKLARI DA ALLAH KURAR VE ALLAH BOZAR

"Ama bu benim aleyhime mi? Bu benim çok hayrıma olan bir şey. Sevap açısından, Kurana uygunluk açısından nefes kesici bir güzellik.

Bana iftira atılmasından ben rahatsız değilim.

İFTİRAYI ALLAH ATTIRIR, ALLAH BOZDURUR. TUZAĞI ALLAH KURAR, ALLAH BOZAR. NİTEKİM BU TUZAK ANLI ŞANLI ŞEKİLDE BOZULACAKTIR. VE BU TUZAĞIN İÇİNE GİREN HERKES DE BUNUN HESABINI TEK TEK VERECEKTİR.

Ama ben buna rağmen tuzak kuranların hiçbirinden şikayetçi olmayacağım. Kur'an'daki ahlak bunu bana gösteriyor."

"ADNAN OKTAR BUGÜN TAHLİYE OLSA, ALEYHİNDE KONUŞAN ARKADAŞLARI BİLE 24 SAAT İÇİNDE ONA GERİ DÖNER "DİYORLAR

"Ayrıldığı iddia edilen arkadaşlarım için bakın aleyhimde konuşan emekli polis diyor ki 'BUGÜN TAHLİYE OLSA BÜTÜN ARKADAŞLARI GERİ DÖNERLER, YİRMİ DÖRT SAAT İÇİNDE ANINDA DÖNERLER' DİYOR. Suçu yok bir şeyi yok diyor açıkça.

Bazı gazeteciler de 'İlk istinafa baskı yapacak imkanımız olmadı, tahmin etmedik öyle bir şey olacağını. Bir de baktık ki istinaf lehlerine karar veriyor. Haberimiz olsaydı baskı yapar, bunu engellerdik' diyor.

Böyle akıl almaz bir dönemden geçiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu durumdan rahatsız. Sayın Bahçeli de rahatsız."

İNGİLİZ İSTİHBARATININ BAŞI KENDİNCE BİZE MESAJ GÖNDERİYOR

"İngiliz derin devletini yöneten şahıs İngiltere'den geçen günler 'İNGİLİZ DERİN DEVLETİ BAK NELER YAPIYOR' diye mesaj atmış….

YANİ BAKIN ARTIK ADAM RESMİ GÖREVLİ …. İSTİHBARATIN BAŞI. BÖYLE BİR ADAM 'BAK NELER YAPIYORUZ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ OLARAK' DİYOR.

AÇIKÇA YAZMIŞ. 'İNGİLİZ DERİN DEVLETİ' DİYOR. TÜRKÇE YAZMIŞ. DUYALIM DİYE. YANİ KENDİNCE, GÜÇ GÖSTERİNDE BULUNUYOR.

Dolayısıyla bu oyunlar, ta en başından belliydi.

Mesela ben Edirne’de tutuklandığımda dediler ki, '15 gün içerisinde mahkeme sizinle ilgili karar verecek, derhal istinafa gidecek, istinafta da kısa sürede onaylanacak, Yargıtay’a gidecek, orada da onaylanacak' dediler.

Bunu Türkiye'de bütün hukukçular söylediler. Yani hukuk olmadığı için bu böyle olacak dediler.

Ve 'sizin, işte üzerinizi devlet çizdi' dediler.

HANGİ DEVLET, TÜRK DEVLETİ Mİ, İNGİLİZ DERİN DEVLETİ Mİ?

İNGİLİZ DERİN DEVLETİ’NİN ÇİZDİĞİ BELLİ. ALLAH DA ONLARI ÇİZDİ. YANİ ONDAN HABERLERİ YOK."

GENÇLERE SADECE BEN ULAŞABİLİYORUM

"Darwinizmi Türkiye'nin ilimle bilimle kökünden kazırım. Gençlere mutluluk ve sevinci çok güzel gösteririm. Kadın sevgisini, insan sevgisini çok güzel öğretirim. Çünkü imanı anlatmak ayrı bir sanattır.

Geçenlerde ESKİ BAKAN ÇIKTI SÖYLEDİ, 'İLAHİYATLARDA VE İMAM HATİPLERDE DEİST VE ATEİST SAYISI %70 ORANINDA' DEDİ. Bakan bunu söylüyor, eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek. Kızı da bana gidip geliyordu ki, kendisini tanıdığım değerli bir abimizdir. Türk milliyetçisi, sağlam bir insandır.

Dolayısıyla BU FİTNENİN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI TARAFINDAN İMAM HATİPLERLE DURDURULMASININ MÜMKÜN OLMADIĞINI DEVLET GÖRDÜ.

Geçen dönemlerin, üç diyanet işler başkanının, ayrı ayrı demeçleri var. DİYORLAR Kİ, 'BİZ GENÇLERE ULAŞAMIYORUZ'. AMA BAKIN BEN GENÇLERE ULAŞABİLİYORUM. BIRAKIRSA DEVLET, BUNU YAPARIM.

İkinci geldi, 'GENÇLERE ULAŞAMIYORUZ, DİNİ ANLATAMIYORUZ, DEİZM ATEİZM YAYILDI' dedi.

Son şimdiki Diyanet İşleri Başkanımız da 'CAMİLER BOMBOŞ, GENÇLERE YETİŞEMİYORUZ' diyor.

Camiler çaka çaka dolar. Bana bu imkan verilsin, kitaplarım üzerindeki yasak kalsın. Üç yüz yetmişin üzerinde kitabım var. Ve hepsi birbirinden mükemmel.

Bu üç yüz yetmiş kitabı İlahiyat profesörlerine verdik incelediler. En az on profesör 'ÇOK FAYDALI, ÇOK GEREKLİ, ÇOK ŞAHANE ESERLER' dedi.

Bediüzzaman'ın Nur talebesi büyük hocaları, alimleri vardı, onlar da 'İNCİ ALTIN KIYMETİNDE' dediler. Kitaplarımı çok beğendiler. Çok etkili olduğunu söylediler.

Dolayısıyla, hem kitaplarımın serbest olmasını hem internet sitelerinin, imani internet sitelerinin açılmasını rica ediyorum. Hem de CD'lerinin dağıtımı ve satışının serbest olması istiyorum. Türkiye'nin üstündeki bu kabus kalkar.

ADETA ŞEYTAN ÇÖKTÜ TÜRKİYE'NİN ÜSTÜNE. BÜYÜK BİR MANEVİ BELA VAR.

Benim anlattığım İslam anlayışı İnternete girin bakın, bütün gençler tarafından acayip sevilen bir anlayış.

Ama gelenekçi İslam'a anlayışlı, can çekişiyor dünyada. Afganistan’da can çekişiyor. Diğer ülkelerde de can çekişiyor. Ve dünya şiddetle karşı gelenekçi İslam’a. Daha önce denenmiş ve başarısız olmuş bir şey defalarca denenmez.

BENİM ANLATTIĞIM İSLAM TAMAMEN KUR'AN'A DAYALI. NE BİR EKSİK NE DE FAZLA VAR."

SOLCULARA DA İNSAN OLARAK SAYGI DUYUYORUM AMA HATA YAPIYORLAR

"Kur'an'a uygun bütün hadisleri kabul ediyorum. Sünnileri çok seviyorum, Şiileri seviyorum, Alevileri seviyorum.

KOMÜNİSTLERE DE MARKSİSTLERE DE BEN İNSAN OLARAK SAYGI DUYUYORUM. ÖFKELİ DEĞİLİM AMA ÇOK BÜYÜK BİR HATA YAPIYORLAR.

Mesela, şu an cezaların daha arttırılmasını istiyorlar. Daha zorlu bir ortam istiyorlar. Mesela, iyi hal indirimi kalksın diyorlar.

Bu yüz binlerce insana zarar verecek bir şey, 30-40 psikopat yüzünden yüz binlerce insan mağdur olacak. Boş yere.

Halbuki ceza indirimi güzel bir şey. Mahkemelerin beraat vermesi güzel bir şey. Tahliye vermesi güzel bir şey.

... SOLUN ŞEFKATLİ OLMASI LAZIM. SOLUN HUKUKU, ÖZGÜRLÜĞÜ SAVUNMASI LAZIM. GÖZLERİME İNANAMIYORUM. HAYRET EDİYORUM. NASIL BÖYLE BİR ŞEY TEKLİF EDİYORLAR, KABUL EDİYORLAR, SAVUNUYORLAR?

Mesela Halk TV, dürüst bir kanal benim gördüğüm. Ama inanılmaz şekilde hem cezaların artmasını istiyorlar hem böyle masum insanların cezalanması için var güçleri ile gayret ediyorlar.

Benim aleyhimde acayip bir propaganda yaptılar. Şimdi o gözlüklü bir arkadaş var. Acayip mutlu, yüzünde tebessüm var.

Bakın BU GENCECİK KIZLAR ONAR BİN YIL CEZA ALDILAR. AMA ONLARIN KILLARI KIPIRDAMIYOR.

ONAR BİN YIL CEZA ne demek? Bu çocuklar adam öldürmemiş, gasp yapmamış, adam bıçaklamamış. Hiçbir şey yapmamışlar. Ortada hiçbir şey yokken, on bin yıl dünya tarihinde görülmemiş bir şey. Tertemiz genç kızlar daha hala cezaevlerinde yatıyorlar.

VE GÜLÜYOR. MEMNUN, MUTLU YANİ MESELA BİRÇOK GAZETECİ MUTLU… GAZETECİLERE SEVGİSİZLİK ÖĞRETİLİYOR. BİR KISMINA HEPSİNE DEĞİL DE, MERHAMETSİZLİK, KATILIK ÖĞRETİLİYOR.

Onlar hedef göstertiyor polis operasyonu yapıyor, savcı mütaala hazırlıyor, mahkemede mecbur kalıyor ceza veriyor.

Hapiste insanlar kırk beş kiloya düşüyor. Perişan oluyor, ölümcül hastalığı oluyor. Bekleniyor ondan sonra bırakılıyor. Bu dehşet verici bir şey.

AFFETMEK GÜZEL BİRŞEY, TAHLİYELER GÜZEL BİRŞEY. BERAATLER GÜZEL BİR ŞEY. BASININ BUNU DESTEKLEMESİ LAZIM. BENİM SOLA KARŞI BİR ÖFKEM YOK. HALK TV'YE KARŞI DA."

GAZETECİLER KORKUDAN MAFYA VE GERÇEK SUÇ ÖRGÜTLERİ ALEYHİNDE HİÇBİR YAYIN YAPAMIYOR, GIKLARI ÇIKMIYOR

"Bakın basının mafyaya gıkı çıkmıyor. Hiç mafya babalarının resimlerini çıkarttılar mı görüyor musunuz?

En az 100 mafya babası var şu an cezaevinde ve on binlerce taraftarları var içeride.

BAKIN MAFYANIN İTİRAFÇISI OLMUYOR. ÇÜNKÜ YAPAMAZ, KORKUYOR. ŞAHİDİ OLMUYOR, ÇÜNKÜ YAPAMAZ, KORKUYOR. Dolayısıyla mafya çok rahat cezaevinden çıkıyor.

GAZETECİLER DE KORKUDAN MAFYA ALEYHİNDE HİÇBİR YAYIN YAPAMIYOR.

Halbuki çok somut deliller varken gıkları çıkmıyor."

TÜRKİYE'NİN GENEL BİR AFFA İHTİYACI VAR

"Türkiye’nin genel bir affa da ihtiyacı var.

400 bin kişi çok fazla şimdi bu yeni uygulamalarla bir 400 bin kişi daha gelecek. 800 bin kişi olacak ve bu Türkiye için çok büyük bir tehlike

TÜRK GENÇLİĞİ HAPİSHANELERDE HEDER OLUYOR. ADALELERİ EDİYOR, KEMİKLERİ ERİYOR. KÜLTÜRLERİ BOZULUYOR. DEVLETE, HÜKÜMETE KARŞI SAYGILARINI, SEVGİLERİNİ KAYBEDİYORLAR BİRÇOĞU. Hepsi demiyorum ama birçoğu.

Islah diye bir şey olmuyor. ORADA NEFRET GELİŞİYOR, ÖFKE GELİŞİYOR BİRÇOK İNSANDA.

Ama iyi hali bile kaldırmaya kalkıyorlar şu an. Ondan sonra Türkiye çok feci bir çizgiye geçecektir. Allah esirgesin.

Onun için yüce devletime, kutsal devletime bu sesini duyması için, size devleti temsil ettiğiniz için, bunu söylüyorum. Bana bir imkan verilsin, bu fitneyi ortadan kaldırayım.

Ama CEZAEVİNDEN ÇIKMAYAYIM. BENİM ÖYLE BİR DERDİM YOK. BUNA KARŞILIK HİÇBİR TALEBİM DE YOK."

TOPLUMSAL SORUNLAR ALLAH SEVGİSİ VE ALLAH KORKUSUYLA NORMALE DÖNER

"15 GÜN MÜSAADE ETSİNLER BU KONUYU BİTİREYİM. LÜTFEN RİCA EDİYORUM. DİNSİZLİK, İMANSIZLIK, ATEİZM, DEİZM BUNLAR TAMAMEN ORTADAN KALKAR. Bu konuda söz veriyorum.

Devletin kendi profesörlerinden, hocalarından Darwinizme karşı olabilecek bir insan yok. İlahiyat hocalarının hepsi Darwinizmi savunuyor büyük bölümü. 

İşin acayip yanı, sağcı muhafazakar basın da savunuyor Darwinizmi, materyalizmi.

Bu, tehlike gittikçe tırmanıyor. Ve insanlar, deizm, ateizmle karşılaşıyor, Allah'ın olmadığına inandığında hayatın boş olduğunu sanıyor.

O zaman, tek başına da ölmek istemiyor. 3-5 kişi, birkaç kişi daha öldürerek o şekilde hayatına son vermek istiyor. Dikkat ederseniz önce eşini vuruyor, sonra kendisini vuruyor.

İDAM CEZASI GELSİN DENİYOR. ADAM TAKMAZ İDAM CEZASINI. ZATEN SEN ONA SİLAH VERSEN KENDİNİ VURACAK ALLAH ESİRGESİN. YANİ AKLI GİTMİŞ, AHİRET İNANCI YOK, PERİŞAN VAZİYETTE.

Efendim yok işte şöyle tedbir aldık. Böyle olmaz. Kadınlara karşı şefkat merhamet öğretilerek şiddet önlenir.

Bak mesela bu konuşmalar oluyor hala cinayetler devam ediyor. Bir de bu basına yansıyan, basına yansımayan çok daha büyük.

Mesela ensest çok yaygın Türkiye'de. Çok çok yaygın bir bela. Küçük çocuklara tecavüz çok yaygın. Ama aileler çekindiği için, çocuklarına laf gelir diye söyleyemiyorlar.

BUNLARIN TAMAMI ALLAH KORKUSU OLMADIĞINDAN, ALLAH SEVGİSİ OLMADIĞINDAN OLUYOR. ALLAH'A İNANDIRMAK BİR SANATTIR, YETENEK GEREKTİRİR."

GELENEKÇİ YÖNTEMLERLE ANLATILAN İSLAM'I KİMSE KABUL ETMİYOR, AKSİNE ÇOĞU KİMSE OLAN İMANINI DA KAYBEDİYOR

"Yani Peygamber'in savaşlarını anlatarak, namaz surelerini ezberleterek İslam'ı anlatmak mümkün değil.

Programlar oluyor, gençler soru soruyor. “HOCAM İNSAN NASIL OLDU?” DİYOR. ALENEN MAYMUNDAN GELDİĞİNİ ANLATIYOR. KOSKOCA PROFESÖR. İlahiyat öğrencileri de ''Hocam çok faydalandık, istifade ettik, Allah razı olsun.'' diyor.

'Kader nedir?' diyor. 'Ya kader tabii ki iki türlü kader var.' diyor. 'Biri Allah'ın yaptığı genel kader, bir de küçük bir kader var.' diyor. Yani 'bizim kendi meydana getirdiğimiz kader' diyor. DOLAYISIYLA, ALLAH'IN ONA GÜÇ YETİREMEDİĞİNİ SÖYLÜYOR. BUNU DUYAN ÖĞRENCİ İMANINI KAYBEDER.

İNSANIN MAYMUNDAN GELDİĞİNİ SÖYLEDİĞİNDE YİNE KAYBEDER.

Mesela yine bir hoca efendi çıkıyor televizyona. DİYANET HOCASI, CENNETİN OLMADIĞINI, ÖLÜMDEN SONRA DİRİLİŞ OLMADIĞINI SÖYLÜYOR. ‘Hocam ağzına, diline sağlık. Ne kadar güzel konuşuyorsun’ diyorlar. 'Cennet kavramı sizi oyalamak için' diyor. 'Size böyle hani içinizi açsın diye söylenen bir şey, gerçeğinde böyle bir şey yoktur' diyor. ‘Cennet sembolik bir anlatımdır’ diyor.

KONUYU ALLAH'A GETİRECEK, ALLAH'I İNKAR EDECEK FAKAT UTANDIĞINDAN ONU AÇIKÇA SÖYLEYEMİYOR. PEYGAMBERİN DE ALDIĞI VAHYİN, GÜYA KENDİ DÜŞÜNCESİ OLDUĞUNU NEZAKETİYLE ANLATIYOR, kendi üslubuyla.

Bu durumda Türkiye'de deizmin, ateizmin, yani Allah'ı inkarın yayılmaması mümkün değil."

İMKAN VERİLİRSE SAVCI BEY'İN ODASINDA DA İSRAİL'İN ÖNDE GELEN DİN ADAMLARIYLA BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN GÖRÜŞEBİLİRİM

" BU BELANIN ORTADAN KALKMASI İÇİN BENİM HEM KİTAPLARIMIN ÖZGÜR BIRAKILMALI, HEM DE BANA BİR KONUŞMA VE BAĞLANTI İMKANI VERİLMELİ.

MESELA SAVCI BEY'İN ODASINDA DA KONUŞABİLİRİM. İSRAİL’DEN, BEN BÜTÜN MUSEVİ ALİMLERİ HOCALARI BURAYA ÇAĞIRABİLİRİM.

GELİRLER YANİ MESELA 50-100 KİŞİ BİLE ÇAĞIRABİLİRİM. VERDİĞİM SAYI ÇOK YÜKSEK. 100 KİŞİLİK, YANİ BAŞ HAHAM DAHİL HAHAMLARIN HEPSİNİ ÇAĞIRABİLİRİM.

BUNU TÜRKİYE'DE, DÜNYADA YAPABİLECEK BAŞKA KİMSE YOK. BEN BUNU YAPABİLİRİM."

BEN SAVUNMAMI TAHLİYE OLMAK İÇİN DEĞİL TARİHE KAYIT DÜŞMAK İÇİN YAPIYORUM

"Şu an Türkiye'de mahkeme kararlarının, özgür olmadığını herkes iddia ediyor, bir tek ben değil.

TABİ BÖYLE BİR ORTAMDA BEN DE USULEN SAVUNMA YAPIYORUM, TARİHE GEÇSİN DİYE. ZATEN DİLEKÇELERDE SÖYLÜYORUM. 'TARİHE KAYIT DÜŞSÜN DİYE' DİYORUM.

Ama Türkiye bu dertten kurtulacaktır. Yani bir ferahlığa, bir özgürlüğe kavuşacaktır.

Sayın Bahçeli'nin mesaj girişimleri güzel. Dostluk ortamı olsun diyor. Yumuşama iklimi diyorlar. Bunlar hayret alamet. Bunlar düzene girecek gibi görünüyor.

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZA DESTEK VERİLMELİ. ÇÜNKÜ O DA BİR TEHDİT BASKI ALTINDA. AÇIKÇASI TEHDİT VE BASKI ALTINDA DA OLDUĞU GÖRÜLÜYOR.

Güvence verilse o çok demokrat bir insan. Yani daha önceki uygulamalarıyla bu görülmüştü.

Ama şu an bir FETÖ tehdidi var, bir ayaklanma tehdidi oluyor. O yüzden çok gergin.

Türkiye'de ve dünyada özgür bir adalet anlayışının olmadığını görüyoruz. Tek önemli konu bu aslında.

İnşaAllah bu konunun biteceğini düşünüyorum. İyiliklerle, güzelliklerle, muhabbetlerle, sevgiyle her türlü sorunun kalkacağına inanıyorum."

Daha yeni Daha eski